Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bütün Türkler her şeyden çok ekmeğe bayılırlar, özellikle de taptaze fırından yeni çıkan ekmeğe. Sultan ne bıçak, ne de çatal kullanır. Tek kullandığı tahta bir kaşıktır. Önünde her zaman iki tane kaşık bulunur, bir tanesi sebze çorbasını içmek için, diğeri de susuzluğunu gidermek için içtiği çeşitli meyvelerden yapılan, limon suyuyla ve şekerle karıştırılan şerbetlerini içmesi için. Yemeklerini birer birer tadar, tattığı yemekler sofradan kaldırılır. Eti o kadar yumuşak, o kadar incelikle pişirilmiştir ki, daha önce de dediğim gibi yemek için bıçağa ihtiyacı yoktur, parmaklarıyla kolayca eti kemiklerinden ayırabilir. Sofrada tuz kullanmaz, iştah açıcı filan da yemez. Ama eti bitirip de doyunca midesine son olarak baklava ya da ona benzer bir şey gönderir. İşte, akşam yemeği böyle bitince ellerini dünyanın en güzel mücevherleriyle süslü bir altın bir leğende yıkar. (Seyyah Ottoviano anlatıyor.)
Sayfa 392Kitabı okudu
·
302 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.