Gönderi

Zeki Velidi'nin talebesi olmakla iftihar ederiz!
Zeki Velidi'ye Atsız'ın ne kadar bağlı olduğu ve ona ne kadar değer verdiği, Atsız Mecmua'daki çeşitli haberlerden anlaşılır. Dergi, ilmî ve fikri ağırlığıyla yayınına devam ederken bir hadise olur. Ankara Halkevi'nde (tarihî Türk Ocağı binasında) Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti'nin Birinci Türk Tarih Kongresi yapılmaktadır. 07 Temmuz 1932. Kongrenin altıncı günü. Öğleden sonraki oturumda Zeki Velidi'nin bildirisi vardır. Uzun konuşmasında, o zamanki Türk tarih tezinin Orta Asya'da kuraklık olduğu iddiasını tenkit ediyor. Sözü, sık sık müdahalelerle kesiliyor. En çok müdahale edenlerden biri, Aydın mebusu ve Kurumun umumi kâtibi (genel sekreteri) Reşit Galip'tir. Reşit Galip sonunda işi şahsiyata döküyor ve Zeki Velidi için çok ağır sözler söylüyor: "Arkadaşlar; esefle ifade edeyim ki Zeki Velidi Bey'in Darülfünundaki kürsüsü önünde talebe olarak bulunmadığıma çok şükrediyorum. Biz kendi evlatlarımızın, yarın için büyük memleket işlerine hazırladığımız ve üstüne titrediğimiz nesillerin böyle asıldan ve esastan mahrum, en iptidaî hesap ve mantık esaslarından uzak usullerle kafalarının bozulmasına, muhakemelerinin sakatlanmasına asla mütehammil olamayız. Türkiye Cumhuriyeti Darülfünununun kürsüsü bu kadar hafif malumat ve bu kadar sakim metotlarla işgal edilecek bir kıymetsiz mevki değildir." (Birinci Türk Tarih Kongresi-Konferanslar-Müzakere Zabıtları: 388-389). Atsız gibi bir mizaç, bu kadar değer verdiği hocasına karşı söylenen bu sözlere tahammül edemezdi. Arkadaşlarıyla bir araya geldi, postaneye gittiler ve Reşit Galip'e bir telgraf çektiler: "Biz ise Zeki Velidi'nin talebesi olmakla iftihar ederiz.” Hüseyin Nihâl, Pertev Naili, Bedriye Sabit ve daha beş isim. Bir telgraf da Zeki Velidi'ye yollamışlardı: "Tebrik ederiz." Atsız "Tanımalar ve Tanışmalar" başlıklı yazısında mizahi bir üslupla telgrafın tesirini şöyle anlatır: "Reşit Galip'e çekilen telgraf, kongrede bulunanların tabirince bomba gibi patladı. Belliydi ki Halk Partisi küçük sesleri bomba gürültüsü sanacak kadar ödlekti. Kongre ve telgraf Temmuz ayında olmuştu. Bizim bomba uğurlu gelmiş olacak ki, 19 Eylül 1932'de Reşit Galip Maarif Vekilliğine getirildi. Devrimci olduğunu göstermeliydi. 13 Ağustos 1933 tarihine kadar süren vekilliği sırasındaki en mühim icraatı, hiç şüphesiz inkılâbı korumak kaygısı ile, beni asistanlıktan alarak Malatya Ortaokuluna Türkçe öğretmeni diye tayin etmesi oldu (13 Mart 1933)" (Atsız 1992: 72-73)."
·
47 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.