Düşündükçe kötümser olmak için bir sebep olmadığını fark etti. Altı ucu, üç harf kaybetmişti. Alfabenin kalanı emrindeydi hâlâ.. Hatta iki harf sayılırdı; "R" için tasalanmaya gerek yoktu, pek çok insan onu zaten söyleyemezdi. Dişleri kırılsa, dökülse, düzgün söyleyemeyeceği çok daha fazla harf olacaktı. Eğer çekindiği anlaşılamamaksa insanlar ağızları doluyken bile yarım yamalak dertlerini anlatabiliyorlardı. Alay edilmekten korkuyorsa önemli olan nasıl konuştuğu değil, ne söylediğiydi. Evet, konuşmaktan vazgeçmemesi; harfleri eksik de olsa kelimelerden kaçmaması gerekiyordu. Bunda utanılacak bir şey yoktu, kent düzgün konuşamayan insanlarla doluydu. Hem hâlâ sadece gülerek ve ağlayarak iletişim kurabilen bir bebekten daha iyi durumdaydı. Belki harf kaybetmeye devam edecekti ama daha şimdiden henüz elinde olanların yasını tutmaya gerek yoktu.