Gönderi

(Yalanlar hiyerarşisinde hayat en ön yeri işgal ediyorsa, hemen ondan sonra, yalan içinde yalan olan aşk gelir. Melez konumumuzun ifadesidir; etrafında topladığı büyük mutluluk ve ıstırap gereçleri sayesinde, kendimize başkasında bir vekil buluruz. Bir çift göz hangi yutturmacayla yalnızlığımıza sırt çevirtir bize? Zihin için bundan daha aşağılayıcı bir iflas var mıdır? Aşk bilgiyi rehavete sokar; yeniden uyanan bilgi aşkı öldürür. Gerçekdışılık ilânihaye galip gelemezdi, en yüceltici yalan görünümüne bürünse bile... Üstelik, kendinde beyhude yere aradığını öteki'nde bulduracak kadar diri bir yanılsama kimde vardır ki? Bize tüm evrenin sunamadığını, bağırsaklardaki bir sıcaklık mı sunacaktır? Oysa ki o yaygın -ve tabiatüstü- anormalliğin temeli de tam budur: Bütün muammaları iki kişi çözmek -veya daha ziyade, askıya almak-; bir sahtekârlığın lütfuyla, hayatın içinde yüzdüğü o kurguyu unutmak; genel ıssızlığı ikili bir cıvıldaşmayla doldurmak; sonunda da -ki vecdin karikatürüdür bu- herhangi bir suçortağının teri içinde boğulmak...)
·
21 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.