Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Her şey alt üst olmakta. Hiçbir değerin güvencesi kalmadı. Hiçbir düzene mutlak gözüyle bakılmıyor. İyi ve kötü, haklı ve haksız, doğru ve yanlış hakkındaki bütün tasavvurlar bir kenara atıldı. Artık kimse yaptığından emin değil. Her yere şifalı bir şaşkınlık yayılıyor ve herkesi düşünmeye zorluyor. Herkes huzursuzluk içinde, her yerde insanın öyleyse nasıl yaşaması gerektiği sorulmaya başlandı. İnsanların birbirleriyle olan ilişkilerinin nasıl yeni baştan düzenlenmesi gerektiği sorunu herkesi ilgilendiriyor; işletmelerdeki, bürolardaki, dükkânlardaki insanların hepsini uğraştırıyor: Bu insanların hiçbiri bu yeni fikirlerin inandırıcı gücünden kendini sıyıramıyor. 'Bir şey olmalı görüşü yaygın ve ortak, ama ne olması gerektiği hakkında her yerde düşünülüyor ve sonuçlar şimdiye kadar görülmemiş bir açıklıkla tartışılıyor ve bu sonuçlar bütün kesimler tarafından -ücrete bağlı olanlar ve ücrete bağlı olmayanlar, varlıklılar ve daha az varlıklılar, yukardakiler ve aşağıdakiler tarafından- gerekliliği gayet iyi bilinerek, karşılıklı konuşmalarla birbirine bağlanıyor. Resmi daireler büyük bir dikkatle... düşünce, acı ve se- vincin adaletli bir biçimde bölüşülmesi için planlar hazırlıyor. Herkes herkese açık. Gittikçe daha çok sayıda kişi huzursuzluklarının, kâbuslarının nedenlerini anlıyor; gittikçe daha çok sayıda kişi birbirine soru sormaktan utanmamaya baş- lıyor; gittikçe daha çok sayıda kişi kendinde, sorular sorarak ilişkilerinin yeni baştan düzenlenmesine bir zemin hazırlama gereksinimi duyuyor. Öyleyse nasıl yaşamalı? Birlikte nasıl yaşamalı? Birbirini ve kendini yaşamak bir gereksinime nasıl dönüşmeli? Sahte gereksinimleri nasıl ayırt etmeli? Sahici gereksinmeleri nasıl anlamalı? Acıları nasıl bir dengede tutmalı ki, sevincin ortaya çıkmasında vazgeçilmez olsunlar? Ve sevinci nasıl bir dengede tutmalı ki, gereğinden fazla acılı olmasın? Ve acılarla sevinci nasıl bir dengede tutmalı ki, ikisi bir olup düşüncenin yerini almasın? Ve düşünceleri nasıl bir seviyede tutmalı ki, insana verdikleri acı düşünme isteğini uyandıracak kadar sevindirici olsun? Nasıl yaşamalı? ... Nasıl bir denge kurmalıydım ki, hepsi içinde olsun? Yaşama ve yok olma isteği, Omar'ın varlığı ve yokluğu, üretme ve üretmeme, dünyaya katılma, ama kendim gibi olmayı yok etmeden? Kendim gibi olma, ama dünyaya katılmayı silip at- madan? Kuşları duymak, ama belki de o sırada sürdürdüğüm iş görüşmesini kesmeden!
Sayfa 107
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.