Gönderi

Nisan'ın Notu Çerçeve açılır ve metin burada biter. Bu kadar basit. Bu kadar basit mi sahiden? Bu kadar basit mi sahiden? Şimdi sorular kafamın içinde dönüp duruyor: Bu mavi gözlü yabancıya çerçeve öykümü anlatacak mıyım? Ayhan'la Karadeniz'in karanlık sularına bakarak, gözlerimi kapatmayı bilmeden öpüştüğümü; Ayhan'ı Venedik'te terk ettiğimi (yoksa aslında o mu beni terk etmişti?); bu çerçeve öyküyü ne kocama ne de Omar'a anlattığımı; aydınlık bir yaz gecesinde o kumsala omuzlarımda yıldız tozlarıyla indiğimi ve Hiroşima Sevgilim'i bir çok kez seyret- tiğimi; bu çerçeve öykünün beni damgalayıp, belirlediğini? Bunları anlatıp çerçeveyi sahiden açabilecek miyim? Öteki şeyleri anlatabilirim: Durumsuzlar koyunu; Omar'ı da bırakıp gittiğimi; güneş enerjisini o kocaman akülere nasıl aktardığımı; Afrika'daki o otel odasına sızan flüt sesini; geri dönüşümü; geçmişimi değiştirmeye uğraştığımı; kırmızıya boyadığım o tabureyi; Ada'da kaybolan oyuncu kadını; o vahşi bahçeyi; o soğuk ülkedeki pansiyoncu kadını... Bunlar belki anlatılabilir. Şehrazad olsa anlatırdı, ama ben Şehrazad'tan önce boynu vurdurulan o öteki kızlardan biri de olabilirim! Sonra bir soru daha var: Neyi anlatırsam anlatayım, hangi dilde anlatacağım: Matematikçinin dilinde mi, bilim tarihi dersleri veren akademisyenin dilinde mi, yoksa Spor Akademisinde çalışan koşucu kızın dilinde mi? 163
·
25 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.