Gönderi

76 syf.
·
Not rated
·
Read in 14 days
kırılganlığın fenomenolojisi
“Suçluluk hissinin ve hastalığın, kaygının ve yiyip yutan hüznün, paramparça olmuş bekleyişlerin, düşüncenin kanatlanmasına izin vermeyen duygulanımların, otistik bir tecrit durumuna dek varan yalnızlığın…” bunların ne kadarı, hangi dozda tanıdık size?
Eugenio Borgna
Eugenio Borgna
bir psikiyatrist olarak kırılganlığın fenomenolojisini çiziyor, bunu yaparken psikolojik kavramların değil şiirin, edebiyatın dilini kullanıyor daha çok. “Kırılganlıktan, duyarlılıktan, zayıflıktan, istikrarsızlıktan, incinebilirlikten ve sonluluktan, özlemle arzulanan ama asla varılmayan sonsuzluk kaygısından soyutlanmış insani bir durum nasıl olabilir ki?” Bu cümle ile kırılganlığı tedavi edilmesi gereken, merhamet duyulacak patolojik bir durum olarak değil, insani bir durum olarak ele alıyor. Ancak şunu da belirtiyor ki; kırılganlık ve duyarlılık insanı ruhun yaralarına çok daha fazla maruz bırakır bu nedenle kırılganlıktan dolayı acı çeken kişilerin zaman zaman kaygıları frenleyecek bir tedavi ekibine ihtiyacı olabileceğini söylüyor. s.67 Hayatta kaygı deneyimi yaşamaktan değil, bunu hiç yaşamamış olmaktan endişelenmemiz gerektiğini ancak kaygı arttığı ve yangın halini aldığında ilaç tedavisine ihtiyaç duyulabileceğini belirtiyor. Yani kırılgan durumlar insanın, -bir taş olmaktan farklı olarak- ayırt edici durumlarıdır. Ancak bu kırılgan duygulanımların keskinleşmesi ile bir tedavi desteği alınması gerekebiliyor. Kırılgan durumları tek tek inceliyor: sessizlik, hastalık, yaşlılık, ergenlik, kadın kırılganlığı, sevinç ve umut. Özellikle umut. Umut ve onun kırılganlığı üzerinde bolca duruyor. “Biyoloji tarafından kapalı kılınmış ve taşlaşmış varlıklar değiliz” diyor ve ilişkiler ile hayatta varolma biçimimizin şekillendiğini belirtiyor. O halde kırılganlıklarımızı ve başkalarındaki kırılganlığı da tanıma konusunda kendimizi eğitmemiz gerekir. Yazar bunu ahlaki görev olarak niteliyor. Oysa tanımak için görmek gerek. Duyarlılık ve derinliğin değil yüzeyselliğin yüceltildiği bencillik toplumlarında, kendinin ve özellikle de başkalarının kırılgan duygulanımlarını görebilmek, bu ahlaki görevi yerine getirmek epey zor. Bu görme biçimi, yazarın tasvir ettiği gibi ancak “gözyaşlarıyla ıslanmış gözlerin görebileceği” bir görev. Bu kısacık kitabı sevmekle birlikte, kitapta eksik bir şeylerin varlığı hissi de oluştu. Daha fazla, biraz daha derinden yazsın isterdim. Çeviri olarak da bir sorun var gibi. Yine de okumaya değer.
Şu Bizim Kırılganlığımız
Şu Bizim KırılganlığımızEugenio Borgna · Yapı Kredi Yayınları · 2018667 okunma
·
271 views
B.B. okurunun profil resmi
Yorumunuz çok beğenerek okudum.Kırılganlık üzerine zaman zaman düşünüyorum,kırılganlığın güçsüzlükle ilişkilendirildiği bir yer var ama kırılganlığını göstermek cesaret ister.Kırılganlık bize hata yapma izni verir,zayıflığımız değildir.Siz de çok güzel açıklamışsınız çok insani bir durum olduğunu ve dengede tutulması gerektiğini.Kaleminize sağlık.
E. okurunun profil resmi
B.B.
B.B.
Ayrıntıyı görebilen gözlere sahip olmanın kırılgan duygulanımlara sebep olduğunu düşündüm hep. Yazar tasdikliyor. Zaman zaman, derinine dalmadan her duyguyu teğet geçebilenlere bakıp, kırılganlığımda zayıflık aradığım oldu benim de :) Oysa kırılganlıktan doğan açık bir algı var, keskin bir bakış var; incelik, sezgi, umut ve başkalarının kırılganlıklarını görebilme yeteneği katıyor. Dengeyi korumakla birlikte, ‘taşa dönmemek’ için bu insani kırılganlığa sahip çıkmak gerek. Teşekkür ederim yorumunuz için 😌🌼
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.