Gönderi

Tıp
Mezopotamya tıbbı özünde otlar ve merhemlerle tedaviden ibaretti. Cesetlerin teşrih edilmesi dini nedenlerden ötürü yasaktı; dolayısıyla, insan anatomisi hakkında net bir tasavvur oluşmamıştı. Fakat cerrahi müdahalelerde bulunulduğunu, örneğin kafa ya da göz ameliyatı yapıldığını Hammurabi Kanunlarından biliyoruz. Bu ameliyatlar hem hasta hem de hekim için riskliydi: Hasta ölürse ya da bir gözünü kaybederse, doktorun eli kesiliyordu. Kazı buluntularından öğrendiğimize göre, hastaya trepanasyon, yani kafatasını delici aletler yardımıyla açma gibi müdahalelerde yapılıyordu. Bazı hastaların bu ameliyatlardan sağ çıktığı da oluyordu. Şifa sanatının bir başka yüzü daha vardı. Hastalıklar, bazı insanlar tarafından aşağılandıkları hissine kapılan ve insanları cezalandırmak için demonları onların sağlığını çalmakla görevlendiren tanrıların bir cezası olarak görülüyordu. Bir başka hastalık sebebinin de insanların yaptığı büyüler olduğu düşünülüyordu. Hristiyan ortaçağda olduğu gibi, çeşitli büyü ritüelleriyle hastanın bedeninden demonları kovarak tanrıların öfkesini yatıştırmaya çalışan şeytan çıkarıcılar vardı. Hastalıkları tedavide öncelik büyü bozan rahiplerindi. Hekim ancak rahibin çabaları işe yaramazsa hastanın yatağını yanaşabiliyordu. Hatta zamanla tıbbın giderek arka plana itildiği, büyünün daha da önem kazandığı izlenimine kapılırız.
Sayfa 87 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
·
73 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.