Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Nietzsche iri gözleriyle, meraklı bir çocuk gibi konuşulanları dinliyormuş izlenimi verir. Fakat o, birkaç cümleyle konuşmalara iştirak edip kendi uçurumundan atlama düşüncesiyle meşguldür. Elinde dağ keçisinin derisinden yapılma bir kırbaç vardır. Kırbacı, bir cellat gibi havaya doğru kaldırır ve ılık zemine doğru bir kez sallar. Ve şu cümleler dilinden dökülür: Jiletime yeltendiğimde yaram sustu sustu sustu, ve ben, görmesin diye kanını, kulağını kestim. Ben kandırıldım! Ama ölen ben değildim. Kendime yakınlaşarak hep daha çok kaybetmek için yaşadım: ‘’Ben hep denedim. Hep yenildim. Gene denemdim ve gene yenildim. Daha iyi yenildim!’’ ah Beckett, adamım benim! Miller, Kierkegaard, Ducasse, Schopenhauer! Sizleri de seviyorum. Uçurumları sevenin kanatları olmalı değil mi? Oysa sen benim kollarımı görmezlikten geliyorsun! Kaybetmek uçurumsa, kanatların nerede? Yok, avucumdan uçuyorsan sevgili melek, neden kollarımı görmezlikten geliyorsun! Neden bana en büyük armağanı sunuyorsun! Neden, benden bir deha, bir kahraman, bir ozan ya da bir aziz yaratıyorsun! Ah, oysa şunu anlayamıyorsun: İnsan deli gömleğinin içindeyse aklın hiçbir yararı yoktur. Ama söylendiği gibi: ‘’Mais, comme on dit, les femmes nant ni gaut, ni degaut.’’ Kadınlar böyledir…
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.