Gönderi

Ekranla tanışma..
Radyo alçakgönüllüydü, vakurdu, inatçıydı ama yeni değildi. Televizyon ise hayatımıza ağır bir vaka olarak girdi, radyoyu, kardeşi doğunca ihmal edilen büyük çocuğa benzetti. Şımarıktı, kaprisliydi ve çok çekiciydi. Televizyonla birlikte özellikle küçük şehirlerde hayatın ağır ritmi değişti, alışkanlıklar terk edildi. Yazın evlerin bahceleri boş kaldı. Çay bahçelerinde oturup dondurma yiyenler azaldı. Kış gecelerine tat veren akşam oturmalarindan vazgeçildi, komşular bir araya geldiklerinde ortaya çıkan iskambil kâğıtları cekmecelerde unutuldu, sinemalar kapandı, kızlar nakislarini gündüz işler, babalar gazetelerini "dairede" okur oldular. Ağır, ama kendine göre lezzeti olan bir yaşama bicimini, siyah-beyaz bir ekranda degişen görüntüler belirler oldu. Görüntüyle tanışıncaya kadar, dünyanın ülkemizden, hatta şehrimizden ibaret oldugunu sanıyorduk. Dünyada baska ülkeler, başka yaşama biçimleri oldugunu bilmesine biliyorduk, ama bu bir şey demek degildi. Bir tür körlük içindeydik.
Sayfa 85
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.