Gönderi

1956: Kısıtlı Faaliyetler 1956 yılında Ocak gazetesinde yayımlanan bir iki yazısı hariç Atsız'ın sessizliği devam etmektedir. Hatta 1954 yılında 3 Mayıs'ı anmak üzere Yıldız Parkı'nda yapılan kır gezisine dahi katılmamıştır. Ancak 1956 yılında 3 Mayıs vesilesiyle yapılan bir salon toplantısına katılır. Toplantı 05 Mayıs Cumartesi günü, 14:30'da, "Beyazıt'ta Marmara Oteli'nin arkasında"ki Manolya Düğün Salonu'nda yapılır. Üç genç aralarında para toplamış, salonu kiralamış ve vilayete başvurup gerekli izni almışlardır. Toplantıda sırasıyla 1944 sanıklarından İsmet Tümtürk, Hasan Ferit Cansever ve Nihâl Atsız birer konuşma yaparlar. Toplum içine az çıkan ve seyrek olarak konuşma yapan Atsız'ın o günkü konuşması için Deliorman şöyle diyor: "Atsız'ın o günkü konuşması, kelimenin tam manasıyla bir ‘şaheser'di. Hitabetin en güzel örneklerinden biri sayılabilirdi. Coşkun, edebî, san'atkârca bir konuşma. Salonu ağzına kadar doldurmuş olan kalabalık dinleyici kitlesi tarafından sözleri alkışlarla sık sık kesiliyordu. 3 Mayıs kapalı salon toplantısı tam bir başarı ile bitmişti." (Deliorman 2000: 106-107). Aynı yıl 3 Mayıs bir kır gezintisiyle de kutlanır. 27 Mayıs 1956 Pazar günü İstanbul'daki Türkçüler sabahın erken saatlerinden itibaren Çamlıca’da toplanırlar. "Atsız o gün neşeliydi. Konferans verir gibi değil, samimi bir sohbette konuşur gibi anlatıyordu. Tarih bahislerinden spor konularına kadar temas etmediği mevzu kalmadı." (Deliorman 2000: 109). Atsız'ın makaleleri de ilk defa 1956 yılında kitap hâline getirilir. Ocak gazetesini çıkaran Burhanettin Şener'in sahibi bulunduğu Burhan Yayınevi tarafından basılan Türk Ülküsü, İsmet Tümtürk'ün Atsız hakkındaki mükemmel bir sunuş yazısıyla çıkmıştır ve Atsız'ın seçme makalelerinden oluşmaktadır. Atsız'ı önceki dergilerden takip edemeyen nesiller üzerinde Türk Ülküsü'nün tesiri büyük olmuştur. 1944 olaylarının yansımaları hâlâ devam etmektedir. Irkçılık-Turancılık Davası'nda sanıklara işkence yaptıkları iddiasıyla eski Emniyet Genel Müdürü Kâmuran Çuhruk ve İstanbul Emniyet Müdürü Ahmet Demir hakkında Ankara'da bir dava açılmıştır. Bu dava vesilesiyle Hikmet Tanyu, Nurullah Barıman, Nihâl Atsız, Orhan Şaik Gökyay ve İsmet Tümtürk'ün de istinabe yoluyla ifadeleri alınmıştır. Bu defa tanık olarak dinlenen Türkçüler "kendilerine İstanbul Emniyet Müdürlüğünde tabutluklarda işkence yapıldığını, günlerce aç bırakıldıklarını müştereken” ifade etmişlerdir (Cumhuriyet gazetesi, 14.07.1956; Akgöz 2016: 211'den). 07 Aralık 1956'da İstanbul'da Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği kurulmuş ve birkaç hafta içinde de İstanbul şubesi açılmıştı. Genel Başkan Burhanettin Şener, Genel Sekreter Altan Deliorman'dı. Şube başkanı ise Yücel Hacaloğlu idi. Şubenin genel sekreterliğini o sırada öğrenci olan Necmettin Hacıeminoğlu yürütüyordu. İstanbul şubesi Cağaloğlu'ndaki dernek binasında seminerler düzenliyordu (Darendelioğlu 1968: 286-289). Seminer ve sohbetler "ekseriya Cumartesi günleri öğleden sonra yapılıyordu. Çoğunda Atsız bulunurdu. Yerimiz çok dardı. Cağaloğlu'nun merkezinde bir bodrum katı kiralamıştık... Bu toplantıların bazılarından canlı tablolar hâfızamda kalmış. Atsız'ın köşede oturuşunu ve konuşuşunu, oğlu Yağmur'un (o yıllarda galiba üniversitenin ilk sınıfındaydı) kapıya yakın bir yerde ayakta babasını dinleyişini görür gibi oluyorum." (Deliorman 2000: 121). 1957 yılındaki bu küçük faaliyetler sırasında Yağmur Atsız, İ.Ü. Hukuk Fakültesi'nin ilk sınıfındaydı. Görüldüğü üzere Türkçülerin faaliyetleri son derece kısıtlanmış, âdeta bodrum katlarındaki küçük odalara sıkıştırılmıştı. 1956'da bir salon toplantısı yapılabilmişlerdi ama son derece zor şartlarda, sıkıyönetimden son dakikalarda alınan bir izinle ve gençlerin aralarında topladıkları para ile. O yıllarda ortada Burhanettin Şener'in yayınevinden ve haftalık Ocak gazetesinden başka bir şey yoktu.
46 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.