Bilgisiz ve cahil bırakılmış bir halkın nasıl kolaylıkla şartlandırılabileceği
ve yönlendirilebileceğini gözler önüne sermesi bakımından bu olayın tarihi
önemi büyüktür... Ve her toplumun; kuşkusuz bizlerin de bundan çıkartması
gereken çok büyük dersler vardır. Suçlu aramaksa mesele bunun ortaya
çıkartılması oldukça güçtür... Ne dersiniz, bu kadar kolaylıkla
şartlandırılabilen cahil halk mı yoksa, halkı şartlandıran o günün Dini
Otoriteleri mi suçludur?...
Bu soruya aslında en güzel cevap yine İsa Peygamber’den gelmiştir...
Hem de çarmıha gerildiği o en ıstıraplı anlarını yaşarken, “bilgisizliğin” ve
“cahilliğin” insanlara neler yaptırabileceğini şu an sözlerle dile getiriyordu:
– “Baba onları bağışla, çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar...”
Öğreten varken cahil kalınması seçilemeyen kaderden çok, seçilebilen gibi geliyor. -Ve bu da bir bilincin olduğunu gösterir.- O yüzden seçim yapmayı bilen sonunu da bilir. Ve insan normalde bilmediği bir şeyi bilmeye çalışarak hareket eder. -Bunda o kişinin hakkına girme korkusu yatar tabi gerçek bir insansa- Ama onlar bilmeye çalışmadı duyduklarının gazına gelmeyi tercih etti. Tercih etti diyorum çünkü eylem varsa irade vardır. Şuurları yerindeyken cahil bile olsalar bilmediklerini kabul etmiyorum. Bu sevgiden ya da iyilikten ötürü onları aklamaya çalışmaktan başka bir şey değil. -Benim öyle bir niyetim yok maalesef. Çünkü bu insanlar günümüzde de var ve aynı şekilde haksız veya suçsuz ölümler oluyor. Bağışlanmaları için dualarım yok, yüzleri varsa hakkına girdiklerinden bu duayı istesinler, tabi öncesinde nefes alabiliyor olabilmeleri lazım. 21. Yy olsa da hâlâ ölüler konuşamıyor maalesef(!)-