Gönderi

Akif Safahat'ını İkbal'e, o da Peyam- Meşrık'ını gönderdi de Akif'e, "Bir gazeli sarhoş gibi nara attırdı bana!" dedirtti. İkbal'in narası ise daha müthişti. I. Dünya Savaşı günlerinde Lahor'da on binlerce kişinin katıldığı bir mitingde okuduğu şiirde, öldükten sonra peygamberin huzuruna çıktığını, Hz. Peygamber'in, "Söyle bana ne armağan getirdin?" buyurduğunu, bunun üzerine şöyle dediğini dile getiriyordu: "Efendim dünyada huzur ve rahat kalmadı. Gönlün arzu ettiği hayat ele geçmiyor. Varlık bahçelerinde binlerce gül, binlerce lale var ama vefasızdır onlar; terk eder bizi renkleri ve kokuları. Bunların yerine bir şey getirdim size, cennette bile benzeri olmayan bir şey; bir şişe kan. Bu senin ümmetinin namusudur, şerefidir, vicdanıdır. Bu Trablusgarb'ta Çanakkale'de şehit olan askerlerin kanıdır!" Bu hitap üzerine kalabalık dalgalandı. Kadınlar küpelerini, bileziklerini, erkekler neleri varsa küçücük servetlerini Türkiye'ye bağışladılar. Zira İkbal'in diliyle "Kendine hükmedemeyenlere başkaları hükmederdi."
Sayfa 141
·
118 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.