Köylü ve şehirlinin anlaşılır, makul bir yanı var. Köylü, köylülüğünü öğrendiği nakli bilgilerle idame ettirirken. Şehirli ise yaslandığı cihete, kendi ağırlığı ve yaslandığı yerin derinliği izin verdiği müddetçe derinleşiyor yahut ayakları yerden kesilebiliyor. Fakat şehirleşmiş köylünün hiçbir izahı yok. Ne o, ne bu. Ortada kara kuyu. Kültür katliamcısı... Kendinden de haberi yok, şehrin muhtevasına da, nakil gelen öğretiye de... Tam bir deney formu. Üretilen ilk bilgisayar gibi, ne bilgi ne sayar. Ahlakın, görgünün, saygı, sevgi akla gelebilecek bütün güzelliklerin kaybının olduğu yer. Ama şu da var ki, bu kaybedilmiş güzellikleri yine onlar, yani biraz ben yani biraz sen biraz da o bulacak. Çünkü cennette olan taş, cennet taşıdır. Bu topraklarda olan çirkinlik dahi elbet güzellikle neşrolunacaktır.