Gönderi

Bir tek ben anlarım...
Kütüphanede kendimizi yalnız hissetmeyiz. Başkaları bizim için yazı yazdığı zaman, cebimizde yüzlerce kitap varken yalnız değiliz: Pascal'ın düşünceleri, Pierre Dac'ın düşünceleri, Montaigne'in denemeleri, Moliere'in oyunları, Ionesco'nun oyunları, Dürer'in resimleri, Reiser'in resimleri. Bir de Tenten çizgi roman serisinin tüm kitapları. Müzik dinlemeye ayrılmış bir odada kendimizi yalnız hissetmeyiz: JS Bach'ın tüm eserleri, Haydn'ın yüz üç senfonisi, Mozart'ın kırk bir senfonisi, Schubert'in yüzlerce şarkısı... Yalnız kaldığımda Schubert'in yakarmayı andıran ilahi seslerle bezeli piyanolu üçlülerini dinliyorum ve yalnız olduğum için artık üzülmüyorum; yaşadığım hüzün ve yalnızlık eskisi kadar yoğun değil, artık tek ağlayan ben değilim, tutkulu bir zevke kapılıp ya- naklarımdan aşağı ılık yaşların dökülmesine izin veriyorum. Güzel müziklerin hepsini dinlemek için hayat çok kısa... Brassens'in, Gainsbourg'un, Trenet'nin şarkıları varken yalnız değiliz, çünkü "Günaydın, günaydın kırlangıçlar, neşe var, her yerde neşe var."* Sonra geceleri dinlediğim radyom, kulağıma fısıldayan radyom,
Sayfa 116Kitabı okudu
·
49 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.