Gönderi

İyi, kötü, öyle ya da böyle, bir varış noktası saptayıp bütün öteki ihtimalleri bir yana bırakarak varış noktasına doğru dümdüz yürüyebilmiş olsa, insanın bir noktada ya tam bir başarısızlık içinde sefillik uçurumuna yuvarlanması, ya da olabildiği kadar başarılı bir sonuca, diyelim gerçek mutluluğa kavuşması mümkün olurdu. Ama bu tehlikeli kumarı oynamak her babayiğidin harcı değildi. Kendisinin hele hiç degildi. Bütün çarpışmalardan, daha ilk zarar ihtimali belirdigi anda çekilmemiş miydi? Belki doğuştan,çarpışacak kadar güçlü yaratılmamıştı. Kahramanlık da Tanrı vergisi bir meziyetti ne de olsa. Buyük tutkuların salt diş güzelliğine kapılmış, ama hiçbir zaman kendini o tutkuların tutsağı olacak kadar kapıp koyuvermemişti. Şimdi sızlanmaya hakkı var mıydı?
·
56 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.