Kitlesel ütopyanın ereğini kaybettiği ileri tüketim toplumunda, bizi ütopyanın ütopik işlevine yaklaştıracak olan ne türler arası tanımlarda kaybolmak ne de yapısal olarak sınıflandırma çabalarına girişmek olacaktır.
Ütopyanın taşıdığı ütopik işlevin kaynağına ulaşmak için hem bireysel hem de siyasal pratikte fantezi olarak ütopyaya bakılmalıdır. Bu fantezinin kaynağını ise gündelik yaşam praksisinde bulmak gerekir. Bu tözü ister ütopyacı dürtü, ister ütopik işlev olarak tanımlayalım; önemli olan, düşünsel bağlamda içeriğe yönelik yapılacak bu eleştirilerin de metinlerarası olma zorunluluğu göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle de ütopyanın umut ilkesinin taşıdığı ütopik tözü yeniden yakalamak için, dönüp özündeki metinlere yeniden bakmak ve diyalektik bir okumayla yaklaşmak gerekir.