Gönderi

Bugün, tam 3 kuş gömdük. Bahçemize yuvası dağılarak düşmesi daha olası, daha tüyleri dahi çıkmamış, tam 3 yavru kuş... Tuhaftır, güzel bir tevafukatın üzerine geldi. Gömdüğümüz yerin baş ucunda bulunan duvara, çamura bulanmış eller ile الله yazdık. Elif'i
be.mesûffe
be.mesûffe
'ye, Lamları
Derya
Derya
'ya, Hû'su ise bendenize ait.. Ölüm, bu dünya ile bağını koparmak, ve Hû'ya kavuşmak... Herkesten uzak, maddeye ölmüş, ebede doğmuş, Rabbe kavuşmuş 3 kuş olmamız dileğiyle.. 🫀 Yuvası dağılmış, hüznü tatmış bir kuşun hikayesini ise alıntılamak istiyorum. Sanki, bana seslenir gibi... Razıyım senden Rabbim, sende benden razı ol diyerek : Hikâye olunur ki bir gün bir serçe, Allah'a küsmüştü. Günler geçiyordu ve serçe Rabbine bir şey demiyor, O'nunla konuşmuyordu. İçine kapanmış, derin bir hüzne boğulmuştu. Melekler merakla Allah'a serçeyi soruyorlardı ve her defasında Allah, meleklere "O gelecek!" diye cevap veriyordu. "Çünkü onun sesini duyacak tek varlık benim ve onun minik kalbindeki derdini anlayacak olan da yalnız benim." diyordu. Bir zaman sonra serçe; kalbi hüzün, gözü yaşla dolu bir halde bir ağacın dalına kondu. Hiçbir şey söylemiyordu, öyle sessiz sessiz bekliyordu. Allah, serçeye seslendi: -Söyle bana! Canını sıkan ve kalbini hüzne boğan derdin nedir? Melekler serçe ne söyleyecek diye ona bakıyordu. Serçe mahzun, biraz da sitemli ses tonuyla: -Küçük bir yuvam vardı. Yorulduğumda dinlendiğim, üşüdüğümde sığındığım. Kimseyi rahatsız etmiyordum ve kocaman dünyada ufacık bir yerdi, kimsenin yerini dar etmiyordu. Sen onu da bana çok gördün, neydi o zamansız fırtına? Esip yıktı yuvamı ve beni yuvasız bıraktı. Artık konuşamadı serçe, sözleri boğazında düğümlendi. Sessizlik Arş-ı Rahman'da yankılanıyordu ve melekler başlarını eğmiş Allah'ın vereceği cevabı bekliyordu. Allah: -Ey serçe! Sen benim kulum değil misin? -Elbette kulunum Allah'ım! -Öyleyse niye benim yapıp ettiklerime razı olmuyorsun da bilmediğin bir şeyi sorguluyorsun? Serçe boynunu bükmüştü. Yüce Allah şöyle seslendi: -Ben size demedim mi! Sizin hayır bildiğinizde şer, şer bildiğinizde hayır olabilir diye? Serçe suçluluk içinde başını eğiyordu. Sonra cevap verdi: -Dedin Allah'ım. -O halde neden hikmetini bilmediğin şeyleri sorguluyorsun? Serçe hiçbir şey söyleyemedi. Mutlaka yuvasının yıkılışında bir hikmet vardı ama neydi o? Yüce Allah, meleklerin de serçenin de merak ettiği o hikmeti açıkladı: -Sen, o yuvanda dinlenirken seni avlamak isteyen bir yılan yuvana doğru geliyordu. Seni yılandan korumak için fırtınaya emrettim yuvanı yıksın diye. Böylece sen oradan uzaklaşarak yılandan kurtuldun. Nice belalar var ki muhabbetimle senden uzaklaştırdım. Oysa sen, kuşatıcı muhabbetimi görmüyor, geçici belalardan dolayı bana düşman oluyorsun. ( Mahmut Ulu, Hacı Bayram-ı Veli kitabından)
··
2 plus 1
·
644 views
❥ hâmûş okurunun profil resmi
“Kim işini Allâh'a bırakırsa Allâh ona dilediğinden daha fazlasını verir.”
riم okurunun profil resmi
Okurken küçükken ablalarımla bulduğumuz kuş geldi aklıma 🥲 bizde gömmüştük. Ah ne üzülmüştüm..
❥ hâmûş okurunun profil resmi
Yaaa 🥹 Mezarlıkların üstünden tepesinden zıplaya zıplaya giderken bende çok yerde ölü kuşlar görüyorum. İki mezarlık arasına çöküp sessizliği dinlemek gibisi yoktur bu arada. 🫠
Anı Biriktiricisi okurunun profil resmi
Bu iletiyi görünce benim de çocukluğumdan anlar geldi aklıma. Karıncaları öldürürdüm çok küçükken.Sonraları vicdan azabı çektim tabi. Biraz daha büyüyünce kelebek yakalamak zor ya ölmüş kelebekleri toplardım desenleri farklı farklı atmaya kıyamazdım sonra gömerdim onları küçük mezarlar yapıp. Suya düşmüş böcekleri kurtarırdım bi de. Yeni düşmüş çırpınıyor kurtarıcı olmak hissi çok güzeldi😊 Ölümle oyun oynamışım baya ama annem vefat edince tanıdım ben gerçek ölümü.
❥ hâmûş okurunun profil resmi
Ölüm... Evvela başınız sağ olsun, annenize rahmet olsun 🫀 Bir şeyleri anımsattıysa size, eskiye götürüp ufak bir tebessüm ettirdiyse ne mutlu bana 🫠
1 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.