Gönderi

Atsız Affediliyor: Af kampanyası nihayet neticesini vermiş, yukarıdaki yazı, rapor ve dilekçeleri de gören Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk 21 Ocak 1974 tarihinde Nihal Atsız'ı affetmiştir. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Adalet Bakanı'nın imzalarının bulunduğu 13020 sayılı af kararının metni aşağıdadır: "1-Milli duyguları zayıflatmak için basın yolu ile propaganda yapmak suçundan İstanbul Basın Toplu Asliye Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş 1 sene 3 ay hapis 5.7.1972 gün ve Esas 970/295 Karar 972/189 sayılı cezasına hükümlü olup, bu mahkûmiyeti İstanbul Kapalı Cezaevinde çekmekte bulunan Hüseyin Nihal Atsız'ın tıbben tespit olunan sürekli hastalığı nedeniyle hükmolunan cezasının kaldırılması, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 97 nci maddesinin 2 nci fıkrası hükmü dairesinde uygun görülmüştür." "2-Bu kararı Adalet Bakanı yürütür.' Af haberi, 22 Ocak 1974 tarihli, Milliyet, Tercüman, Akşam, Bizim Anadolu ve Cumhuriyet gazetelerinde yer almıştır. Tercüman'daki habere göre “Atsız'ın affı ile ilgili Cumhurbaşkanlığı yazısı” 21 Ocak'ta "Adalet Bakanlığına gönderilmiş" ve "Adalet Bakanlığı derhal gerekli hükûmet kararnamesini hazırlamaya başlamıştır." Ve 22 Ocak 1974: Tahliye. 23 Ocak 1974 tarihli Milliyet gazetesi Atsız'ın, damadı ve gazeteciler tarafından karşılandığını belirttikten sonra Atsız'ın cezaevi kapısında gazetecilere söylediği sözleri verir: "Sayın Reisicumhur Hazretlerine teşekkür etmekten başka şu anda söyleyecek bir şeyim yok. Yalnız içerde samimi dostlar bıraktım. Gerçi onlar da en geç bir ay sonra dışarı çıkacaklar ama, onları içerde bırakmak beni üzüyor. Bu dostlar arasında gazeteciler var, arkadaşlar var ve halktan insanlar var." Aynı tarihteki Tercüman gazetesi de Atsız'ın, damadı Mehmet Açıkalın (Atsız'ın manevi kızı Kâniye Hanımın eşi.) milliyetçi gençler ve gazeteciler tarafından karşılandığını yazar. Cumhuriyet gazetesinin haberine göre Atsız'ın tahliye saati 17.00'dir. Sabah gazetesi haberi, "Nihal Atsız'ın affı basın çevrelerinde memnunlukla karşılandı" başlığıyla vermiştir. 24 Ocak 1974 tarihli Bizim Anadolu gazetesinde, "Nihal Atsız'ı affeden Korutürk'e Ergenekondan çıkış tablosu hediye edildi" başlıklı haber vardır. Haber metnini geniş olarak aşağıda veriyorum: "Milliyetçi gençler, büyük Türk milliyetçisi, şair ve yazar Nihal Atsız'ı affederek, evvelki gün cezaevinden tahliyesini sağlayan Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e, Atsız'ın çıkardığı Ötüken dergisi koleksiyonu ile bir Ergenekon tablosu göndermişlerdir. Evvelki gün saat 16.20'de avukatları, milliyetçi yazarlar ve yakınları tarafından Bayrampaşa (Sağmalcılar) cezaevinden alınan Atsız, büyük bir otomobil konvoyu ile doğruca Bostancı'daki evine götürülmüştür. Atsız'ın tahliye haberini radyo ve televizyondan öğrenen yüzlerce milliyetçi ziyaretine gelmişlerdir. Yurdun dört bucağından devamlı surette telefonla Atsız'a yüzlerce milliyetçi 'Geçmiş olsun' demişlerdir. Gece saat 02'ye kadar evine ziyaretler devam etmiş, Bostancı istasyonu ile İçerenköy caddesi arası yüzlerce otomobil ile tıkanmıştır... Atsız'ı ziyarete giden gençlere gösterilen binlerce belge arasında Kerkük Türklerinin, bilhassa Hindistan'da yerleşmiş Özbek Türklerinin, Pakistan'daki Türklerin, bilhassa dünya Türk birliği için çalışan Arjantin'deki Türklerin, Almanya'daki Türklerin Türkiye Cumhuriyeti resmî makamlarına çektikleri telgrafların örnekleri okundukça gözyaşlarını tutamayanlar olmuştur... Atsız, kendisinin affedilmesi için çaba gösteren teşekküllere ve kişilere ayrı ayrı teşekkür yazıları göndermektedir." 26 Ocak 1974 tarihli Akşam gazetesinde "Atsız'la Konuştuk" başlığıyla verilen haberde Atsız'ın sözleri nakledilmektedir: "Hapishanede bulunduğum süre içinde, gerçekten iyi muamele gördüm. Ancak bunlar dışında hapishane köşelerinde bazı gizli kalmış gerçekleri de öğrendim. Böyle yerlerde bulunan kişiler, zamanla tabii olarak moralman bir çöküntü gösteriyor ve sinirleri son derece gergin bir duruma geliyor." Daha sonra Atsız, beyaz zehir kaçakçılığının köklerinin hapishanelerde bulunduğunu belirterek "Devlet gücünü hapishaneler üzerinde de göstermelidir." diyor. 26 Ocak 1974 tarihli Tercüman'da Ahmet Kabaklı da bir yazı yazmıştır: "Atsız'a Dair." "Korutürk, şerefli görevini yaptı. Kendisinden beklenen tarafsızlığın yüksek örneğini verdi.” cümleleriyle başlayan yazıdaki şu değerlendirmeler dikkat çekicidir:"Atsız, bir semboldü; propagandasız ve şamatasız olduğu, âdi tertip ve gösterişlere, mizansenlere tenezzül etmediği ve Türkiye'de bugün 'sahipsiz' sanıldığı için rahatça içeri tıkılan 'milliyetçilik'in sembolü. Onun için Sayın Cumhurbaşkanının bu tavrı ile gazetelerin, üniversitelerin, sendikaların ve Gazeteciler Cemiyetlerinin, büyük halk kütleleri ile birlikte konuya gösterdikleri vefa da bir sembol değeri taşımıştır." Ötüken dergisinin Ocak 1974 sayısının son sayfasında "Atsız'ın Teşekkürü❞ yer almaktadır: "Mahkumiyetim sırasında ve tahliyemden sonra telgraf ve mektupla beni arayan bütün ülküdaşlara, cezamın kaldırılması için Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk Paşa Hazretlerine dilekçe veren üniversiteler öğretim üyelerine, dernek ve sendikalara, şahıslara, öğretmenlere, Dış Türkler, Almanya ve Kıbrıs'taki yurttaşlara teşekkür eder, hepsine saygılarımı sunarım. Tanrı Türk'ü korusun." Derginin 19. sayfasında aynı konuda "Ötüken'in Teşekkürü" de yer alıyor. 04 Şubat 1974 tarihinde Atsız, Cumhurbaşkanı Korutürk'e de kısa bir teşekkür mektubu yazar: "Sayın Fahri Korutürk" "Cumhurbaşkanı" "Ankara" "Paşa Hazretleri," "Hakkımda gösterdiğiniz lûtufkârlıktan dolayı teşekkürlerimi, saygılarımla birlikte arz ederim." "Bir Çarkçı Kolağası'nın torunu" "Bir Güverte Binbaşısı'nın Oğlu" "Nihal Atsız" Cumhurbaşkanı Korutürk'ün 07 Şubat 1974 tarihli cevabı şöyledir: "Sayın Nihal Atsız" "4 Şubat 1974 tarihli mektubunuzdan bir Çarkçı Kolağası'nın torunu ve bir Güverte Binbaşısı'nın oğlu olduğunuzu öğreniyorum. Bu iki meslek terimi bana harp bahriye... ...lerimi açtığım günlerin havasını ve âlemi... Size torununuzu bol bol sevebilme... ömür ve esenlikler diliyorum." 114 (Körüklü-Yavan 2000: 82).("Noktalı yerler, orijinal metinde okunamamaktadır.") Tahliyeden Sonraki Günler Atsız hapisten çıktıktan birkaç gün sonra, 26 Ocak 1974'te Halk Partisi ile Millî Selâmet Partisi bir koalisyon hükümeti kurarlar. Bülent Ecevit başbakan, Necmettin Erbakan başbakan yardımcısıdır. Hapisten çıkmış olan Atsız, birkaç ayı, mektuplara cevap vermek ve evini düzenlemekle geçiriyor. Bir yandan da eski gücüne kavuşmaya çalışıyor. "Şaman" diye hitap ettiği Gökhun'a 04 Mart 1974'te yazdığı mektupta şöyle diyor: "Başlıca iki meselem var: Evi düzeltmek ve mektupların cevaplarını vermek. Mektuplar, ben hapiste iken birikti. Tahliyeden sonra da hayli geldi. Büyük kısmına cevap vermek gerekiyor. Tabii gecikmelerle... Bir yandan da Maltepe'dekinden daha karışık hâle gelen evi derlemeye bakıyorum. Bu ev ötekine göre küçük olduğundan yerleşmek zor oluyor. Yeni kombinezonlar gerektiriyor. Bazen, gece uyurken aklıma bir tertip geliyor. Sabahleyin onu tatbik ediyorum. Bazen de, kaybettiğim bir şeyi gece uykuda keşfediyorum. Buluyorum. Demek ki beynim bu işlerle meşgul... Ben hapisten çıktıktan sonra kilo alıp eski görünüşüme geldimse de çok kuvvetsizim." (Hacaloğlu 2013: 293-294). Şubat ortalarında Eğin Cezaevi'nden tahliye edilmiş olan Mustafa Kayabek'e 22 Mart 1974'te yazdığı mektupta da durumunu şöyle anlatıyor: "Sizi göremiyorum. İstanbul'a inecek hâlim yok. Telefonda konuşayım dedim. O da olmadı. İnşallah yakında işleriniz yoluna girer de siz buraya gelirsiniz. Ben bazen üst üste iki gün Nejdet'le bile görüşemiyorum. Mesafe çok da ondan. (Atsız, kardeşi Nejdet Sançar'la aynı apartmanda oturmaktadır. Burada, her zaman yaptığı gibi mizaha başvuruyor.) Kaloriferli evde yakalandığım bronşiti daha yeni yeni atlatıyorum." (Hacaloğlu 2013: 296-297). 30 Nisan'da yine Gökhun'a yazdığı mektupta da evdeki karışıklıktan şikâyet vardır: "Ben eve hâlâ yerleşemedim. Ev, hele masanın üstü karmakarışık. Bu arada bazı nesneler kayboluyor. Sonra tekrar buluyorum. Sonra yine kaybediyorum. Yani bu yaştan sonra köşe kapmaca oynuyorum." (Hacaloğlu 2013: 305). Nejdet Sançar da İstanbul'a yerleştiği için, Atsız'ın sahipliğindeki Ötüken dergisi de artık İstanbul'da basılmaktadır. Derginin tirajı 2.000'dir. "Anadolu yakasında oturup da İstanbul'da dergi bastırmak hakikaten bir mesele oluyor. Üstelik bu matbaa çapaçul ve dağınık." (Hacaloğlu 2013: 298, 308).
·
55 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.