"Bugün resmen bariz iki farklı flörtöz yaklaşımı reddettim. Normalde bir erkek atlar bunlara hemen. Hiç kaçırmaz fırsatı. Fakat o toplara hiç girmiyorum. Kendime söz verdim. Uzunca bir süre kadın olmayacak hayatımda. Bir kişi hariç. Zaten onu da herkes biliyor. Fakat o da yok aslında.
Lakin şunu fark ettim. Sosyal ortamda pozitif, zeki, espirili, özgüvenli sinyallemeleri doğal olarak yapıp kadınlardan yine de uzak durduğunuzda, kadınlar size daha birçok yaklaşıyorlar. Bu da ilginç bir paradoks.
Kadınlara fazla yaklaşırsan kaçıyorlar. Uzak, rahat ve kendinden emin olursan sana geliyorlar. İlginç bir denklem.
Bunları bildiğim halde kafa oyunu yapmadan sevdiğime onu sevdiğimi delicesine söylüyorum. Gerçek aşk böyle bir şey işte. Olay saf manipülasyon değil. Manipülasyonla gelenden ne olacak. Aynı şekilde gider.
Zaten değer verdiğiniz bir insan varsa onun için çabalarsınız. Ben ise önemsemediğim bir insan için hiç uğraşmam bile. Şuana kadar hayatımda intikam aldığım bir kişi bile hatırlamıyorum. Doğama ters.
Fakat bu tıynette olan insanlar, diğer insanlara da kronik bir şekilde paranoya ile bakar. Onları da kendisi gibi sanar. Ben ise onun bu hilkatta olduğuna inanmıyorum. Öyle olsaydı onu sevmekte daha da fazla zorlanırdım herhalde. O muhtemelen koşulların getirdiği geçici bir güvensizlikle bu şekilde düşünüyor olabilir.
O sebeple belki benden uzak duruyordur. Ya da belki beni hiç önemsemiyordur. Karşımda hiçbir muhatap olmadığı için bakıldığında havaya konuşuyor gibi oluyorum. Lakin tahminlerim bu yönde. Yine de ben onu sevmeyi seviyorum. Bir tek onu böylesine, kalıcı ve gerçek bir şekilde tüm doğallığımla sevdim. Başka birine bu değerli hazineyi sunmaya hiç istemim yok.
Onun özünün iyi olduğunu tasavvur ediyorum. Ona güvenmeyi seçiyorum. Yanılma ihtimalimi de göze alarak, öyle olsa bile onu affederek, tüm her şeyimle onu severek ondaki iyiliği bulup çıkararak, onu ay gibi parlatmak, güneş gibi açmak istiyorum."
- Crescent Moon Lover