Yol Ayrımı, üçlemesinin aslında dörtleme devamı gibi.
1. Dünya savaşından yenik çıkan ve işgale uğrayan Osmanlı imparatorluğunun. Darmadağın olan, 7 cephede binlerce şehit, gazi, ve esir bıraktıktan sonra can haliyle geldikleri düşman işgali altındaki vatan toprağında, onurları incinmiş, yalnız, çaresiz, kırgınlık içinde ki, Türk subay ve askerlerinin horlanmalarına, suçlanmalarına, dışlanmalarına, hakir görülmelerine rağmen yeniden vatan kurtarma derdine düşüp Mustafa Kemal'in etrafında toplanmaya çalışmaları,
İç isyanlarla, İşgalcilere destek veren İstanbul hükümetiyle ve onların yardakçısı din adamlarıyla boğuşmaları,,,, Cephelerde yaşadıkları dramları....
İşgal altındaki İstanbul halkının perişanlığı, rezilliği, çilesi anlatılıyor...
Ve incelememi her zamanki gibi tüm kitabı özetleyen tek bir alıntıyla sonlandırıyorum.
''Durduğumuz yerde çürüsek miydi? Kül gibi dağılıp yele mi gitseydik? Yazılacaksa da, 'Dövüşe dövüşe yenildiler, güçlerinin son boğumuna kadar direndiler!' yazılsın...