Gönderi

Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nden Seçmeler I. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 1000 Temel Eser dizisinden çıkmış, 1971'de İstanbul'da Millî Eğitim Basımevi'nde basılmıştır. Evliya Çelebi Seyahatnâmesi'nden seçilmiş ve bugünün Türkçesine çevrilmiş parçalardan meydana gelen bir eserdir; bu ciltteki seçmeler 308 sayfadır. Atsız seçme işini nasıl yaptığını şöyle açıklamaktadır: "Evliya Çelebi'den parçalar seçerken her şeyden önce Türk kültürü bakımından ehemmiyetli ve Türk gençleri için faydalı olduğuna kanaat getirdiğim parçaları aldım ve bu sevimli seyyah hakkında tam bir fikir vermiş olmak için onun mübalağalı ve bazen da muhayyel olan bölümlerini ihmal etmedim." (Atsız 1971: XII). Dilinin sadeliği, güzelliği ve orijinalliği sebebiyle "17. yüzyılın Dede Korkut'u" diye nitelendirdiği (Atsız 1971: VIII) Evliya Çelebi'yi Atsız mükemmel ve akıcı bir Türkçeyle sadeleştirmiştir. Eserin başında, I-XII. sayfalarda Atsız Evliya Çelebi'nin hayatını açık ve anlaşılır bir dille vermektedir. Atsız'ın Evliya Çelebi hakkındaki değerlendirmesini aşağıda veriyorum: "Zamanına göre yüksek tahsil yapamamışsa da gördükleriyle kültürünü tamamlamıştır. Tahsil eksikliği bilhassa, tarih olaylarını anlatırken çok açık ve acı şekilde gözükmektedir (Fatih'le Mısır Sultanı Kalavun'u çağdaş göstermesi gibi). Bir de muhayyilesi geniş olduğundan evliyalar, şeyhler hakkında verdiği bilgiler uydurmalarla doludur." "Hattat, nakkaş, müzikçi, şair ve biraz da kuyumcudur. Şairliği kaliteli değildir. Nesri, kendi çağının ağdalı nesri olmayıp çoğu zaman sade, tekellüfsüz bir nesirdir. Hatta bazen o kadar güzel ve orijinaldir ki Evliya Çelebi'ye 17. yüzyılın Dede Korkud'u denebilir. Bütün bunlardan başka bir yönü daha vardır. Askerdir. Birçok savaşlara girmiştir.” "Evliya Çelebi seyahat gayesini başarabilmek için herkesle iyi geçinmeye mecburdu. Zaten yaratılıştan huysuz bir adam değildi. Nâzik, güler yüzlü idi ve herkesin hoşuna giden bir şahsiyeti vardı. Fakat dalkavuk değildi." "Zevk ehli idi. Mesirelerde kalmış, meyhaneleri dolaşmıştır. Ağzına içki koymadığını söylemesi her halde esmayı üstüne sıçratmamak için olmalıdır. Ahmed Yesevi soyundan geldiğini iddia edip din ve tasavvuf davası gütmesi dolayısıyla dinin ve devletin yasakladığı içkiyi içmemiş görünmek lüzumunu duymuştur." (Atsız 1971: VIII). Atsız, seyahatnameyi de şöyle değerlendirmiştir: "Büyük seyahatname esas bakımından coğrafya bilgisi vermekle beraber tarih, etnografya, folklor, binalar, yollar, kültür ve dil bakımından da çok mühimdir. Evliya Çelebi zamanında mevcut olup da bugün bulunmayan köyler, kasabalar, camiler, mezarlar hakkındaki satırları birinci derecede kaynak değerini taşır. Orijinal gözükme gayretiyle bazı zorlama ve uydurmaları olduğu muhakkaktır. Bazen de, eskiden yazılmış kitapları okuyarak seyahatnamesine aldığı bilgileri kendi görgüsü mahsulü diye göstermesi bu kabildendir. Meselâ Viyana'da bulunduğu sırada İmparatordan izin alarak kuzeyde Brandenburg, Danimarka, Hollanda ve batıda İspanya'ya kadar gittiği hakkındaki satırlarının hiçbir değeri yoktur. Faka bazen mübalağa veya uydurma sanılan satırlarının doğru olduğu da muhakkaktır." (Atsız 1971: VIII-IX). Hiç şüphesiz Atsız değerlendirmelerinde, o güne kadar Evliya Çelebi hakkında yapılan araştırmalardan, bilhassa Cavit Baysun'un İslam Ansiklopedisi'ndeki Evliya Çelebi maddesinden yararlanmıştır. Fakat bu değerlendirmelerde, seçmeleri yapar ve bunları sadeleştirirken iyice nüfuz ettiği seyahatnamenin Atsız'da oluşturduğu kanaat ve intibaların da önemli payı olduğu muhakkaktır. Girişin sonlarında Atsız, seyahatnamedeki kum "dalga", seŋek “bardak”, beğ, Oğuz kelimeleri üzerinde durur ve bu kelimelerin kullanılışındaki bazı önemli noktalara dikkat çeker. Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nden Seçmeler II Kültür Bakanlığı Türk Kültürü Kaynak Eserleri Dizisi'nden çıkmış, 1972'de İstanbul'da basılmıştır.
33 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.