Gönderi

302 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 4 days
Oğuz Atay, ilk baskısı 1987 yılında yapılan Günlük’ü ile de edebiyat araştırmacıları ve okuyucuları için önemli otobiyografik malzeme sunmuştur. Oğuz Atay, günlüğünde öncelikle bir roman yazarı olmakla birlikte okuyan, düşünen ve eleştiren bir şahsiyet olarak karşımızdadır. Eserde söz konusu süreçleri yaşarken aldığı notlar Oğuz Atay portresini daha yakından tanımayı kolaylaştırır. Atay’ın günlüğüne kaydettiği notları; yazarın İnsan ve Toplum Üzerine Düşünceleri, Aydın Eleştirisi; Tasarıları, Romanları ve Eleştirileri, Etkilendiği Yazar ve Düşünürler şeklinde çeşitli başlıklarla sınıflandırmak mümkündür. Atay’ın romanları ve roman eleştirilerine dair notları ise yazarın edebî yönünü ortaya koymaktadır. Günlük’ü; yazarın şahsî, edebî ve düşünsel kimliğini yakından tanımamızı sağlayacak zengin ayrıntılarla doludur. Atay’ın roman yazma tekniğine dair bilgilerin, yazmayı tasarladığı eserler hakkında notların, daha önce yazdığı eserler üzerine detayların ve anektodların yer aldığı eserde, Atay’ın okuduğu, etkilendiği yazar ve düşünürlerin izini de sürmek mümkündür. Bütün bunların ötesinde Atay’ın günlüğünü önemli kılan bir unsur, eserde yazarın fikrî yönünü ve yazarlığını ortaya koyan bilgilerdir. 25 Nisan 1970 tarihinde başlayıp 29 Ocak 1977 tarihine kadar yazmaya devam ettiği Günlük’te, adım adım ölümün ayak seslerini duyan bir insanın, her şeyden öte hayalleri ve yazmayı planladığı eserleri olan bir yazarın varoluş mücadelesi görülür. *Oğuz Atay günlüğüne 25 Nisan 1970 yılında başlar. Hayıtında önemli bir yere sahip olan Sevin gitmiş. Günlüğü için kimseye söyleyemediklerimi, içimde kalan duyguların, düşüncelerin aynası olsun diyor. Ruhsal anlamda İyi bir dönemde olmadığı anlaşılıyor. Günlüğünde kitaplarının altyapısını aktarmış. İzlediği filmlerden, doğulu ve batılı insanların hayata bakış açılarından bahsetmiş. Doğulu insanın çocuk kaldığını olayları ve dünyayı mucizelere bağlı bir şekilde yorumladığını söylüyor. Tehlikeli oyunlar kitabından uzun uzun bahsetmiş. Korkuyu beklerken adlı öykü kitabında geçen babama mektup bölümünün bir kısmı kitapta var. Burada babasına olan sitemleri, eleştirileri, ortak yanlarından bahsetmiş. Oğuz atay Osmanlı'ya ciddi eleştiriler yapıyor. Otoriter bir yapıya sahip olduğunu, bireyi yok saydığını, bir çok şeyi devlet eliyle gerçekleştirmek istediğini söylüyor. Osmanlı'nın kapalı bir toplum oluşundan, sanat dalarına sıcak bakmayışından, eleştiriye kapalı oluşundan, bireyin olmayışından, kapalı bir sistem olduğunu söylüyor. Bunun nedenini korkuya bağlıyor. Korkunun Osmanlı'dan Demokrat partiye kadar devam ettiğini söylüyor. Aydın eleştirisi yapıyor. Özellikle burjuva olmaya çalışan aydınları hedef alıyor. Oyunlarla yaşayanlar tiyatro metni altyapısı da kitapta geçiyor ve bu bölümleri çok uzun geçiyor. Eric berna oyun kavramı da kitapta geçiyor. Oğuz Atay Aydın eleştirisi bu alıntılarda kendini gösteriyor. Alıntı:Türk aydını ülkesine yabancılaşmıştır. S. 128 Alıntı:İnsanımız bütün boyutlarıyla kendisine sahip çıkacak aydınları bekliyor. S. 128 Batının kültürleri sadece incelediğini samimi ve sıcak bir tavrı olmadığını,edebiyata bir çıkarı olduğunu,Dostoyevski, Puşkin, Tolstoya bir doğulu gibi içten ve samimi yaklaşmadığını söylüyor. Batılı değerlendirir biz severiz diyor. Halkın içinden çıkan aydınların, burjuvalaştığını ve eserlerinde halkının şivesini taklit ederek, burjuva biçim inceliklerine özenerek halkını turistlik eşya gibi satığını söylüyor. Türk aydınının halkı anlamadığını, derinliğine ulaşamadığını, hiçbir şey yapmadıklarını, kendilerini gelişti etmediklerini Türk milletinin bunlardan kurtulmaları gerektiğini söylüyor. Sosyalistleri eleştirir bunlardan bir şey beklenmemeli gerektiğini söylüyor. Aydının kendiyle hesaplaşması gerektiğini söylüyor. Oğuz atay sevdiği yazarlardan söz etmiş. Kemal tahire olumlu yönden bahsetmiş. Halit Ziyayı sevdiğini anlıyoruz. Halit Ziyayı kendine kendi kahramanlarına yakın buluyor. Halit Ziya, Atay’a göre Türkiye Tarihinde önemli bir dönüm noktası olan Batı’ya açılışın insanını vermekle bugünkü Türkiye’nin de önemli bir bölümünü aydınlatmak bakımından ilginç bir edebiyatçıdır. Tiyatro metnini Yıldız kentere göndermesi, ikinci yeni akımı ile düşünceleri geçiyor. Yerli ve yabancı edebiyata hakim olduğunu görüyoruz. Eserlerinin anlaşılmadığına dâir korkusu, hastalık süreci, can sıkıntısı, geçen günler. Eleştirmen Konur Türk romanının sorunu nedir. Oğuz atayın ertopa vermiş olduğu cevap çok önemli satırlar. Bu günlüğün tuhaf tarafı oğuz atay kendinden bahsetmiyor. Daha çok eserler ve eleştiriler yapıyor. Sonunda hastane süreci ve bir albümle günlük noktalanıyor.
Günlük
GünlükOğuz Atay · İletişim Yayınları · 20205.7k okunma
·
61 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.