Gönderi

2. Mektup Sona Erdi
Cennete Araf’tan gidilir. Mecdelli Meryem, İsa'nın yaralı ayaklarını gözyaşlarıyla yıkadı ve saçlarıyla kuruladı. Gelsen de yılların yorgunluğuna düçar, yolların dikenlerine bizar ayaklarını yıkayan olsam Ey Sertaç'ım... Ey Şems'im!.. Senin hasretin yanında Selahaddin Zerkub'umun gözyaşları içimdeki ateşi bir nebze dahi söndüremiyor. İlla sen. Ancak sen. Ah bir gelsen... Meccanen bir deli gibi yollara düşsem, yalvarsam, ağlasam çatlasam göklerin sidresine namzet. Sanemler devşirsem Şahikalardan, sırf senin için uçurumlar yutsam. Fasıl fasıl anlatsam yürek sancımı ve ağlasam. Çatlarcasına ağlasam. Gururum halvethane olmuş desem, hece yok desem. Yollarında üryan olan gözlerimde çiseler umut umut dökülüyor desem… Yine de gelmez misin Şems'im! Bu sergüzeştin neresindeyim, bilemiyorum. Kâh kalkıyor, kâh düşüyorum. Ölü şiirlerle yatıyor ve üşüyorum. Bilmiyorum acep var mıdır bu kör uykunun dibi. Ey Şems hangi söz gücendirdi nâzende gönlünü. Hangi kem göz incitti gece karası bakışlarını da ansızın çekip gittin bilinmez diyarlara? Sen gittin ya, bilmez misin bu dostun deli divane dolaşmakta? Gel ey Şems… Sina'da bayılan Musa aşkına, Kudüs'te kan ağlayan İsa hatırına, Medine'de ‘ümmetim ümmetim' diye feryat eden Muhammed Muhtar nuru için gel Şems. Konya artık aşk kokmuyor Şems. ~~~ Senin Mevlânâ'n… Mektubu okudum, pencereden göğe doğru baktım. Gökten bir taş düştü, gözden bir yaş düştü sineme. Pencere kenarında düşünürken Mevlânâ'ya içimden şunları mırıldanıyordum: "Kelimelerin birer buse, dudaklarınla mı yazdın mübarek insan? Birer ateşti kelimelerin, kalbini yarıp da zarfın içine mi sürdün be âşık insan? Avuçlarıma alıyorum kelimelerini….”
Sayfa 129 - Kapı Roman YayınlarıKitabı okudu
·
2 plus 1
·
83 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.