Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İmzamı atarım
Eğitimin birbirinden çok farklı iki amacı bulunur: Bir taraftan bireyi geliştirmeyi ve faydalı bilgileri ona vermeyi amaçlarken, öte yandan Devlet ya da Kilise'nin istediği türden vatandaşlar üretmeyi amaçlar. Bu iki amaç uygulamada bir noktaya kadar örtüşür: Vatandaşların okuyup yazabilmeleri ve üretime yönelik işler yapabilmelerini sağlayacak bir miktar teknik beceriye sahip olmaları Devlet için uygundur; hiçbir fayda getirmeyecek suçlardan kaçınacak yeterlilikte ahlaklı bir karaktere, kendi hayatlarına yön verebilecek yeterli zekâya sahip olmaları da uygun bir şeydir. Fakat temel gerekliliklerin ötesine geçtiğimizde, bireyin çıkarları Devlet'in ya da Kilise'nin çıkarlarıyla çakışabilir. Özellikle de saflıkla ilgili olarak durum böyledir. Tanıtım işlerini yürütenler için bireylerin kolayca inanan tipler olması bir avantajdır, Öte yandan bireyler açısından eleştirel yargıda bulunma gücüne sahip olmak büyük olasılıkla daha faydalıdır; sonuç olarak Devlet, uzmanlardan oluşan, hepsine çok iyi maaş ödenen ve dolayısıyla da genel itibariyle statükonun destekleyicisi olan küçük bir azınlığın dışında bilimsel bir zihin mizacı yaratmayı hedeflemez. İyi maaş ödenmeyenlerin saf kişiler olmaları Devlet açısından avantajlıdır; bunun sonucu olarak okulda çocuklara onlara söylenen şeylere inanmaları öğretilir ve inanmadıklarını ifade ettiklerinde ise ceza verilir. Bu şekilde, ileri gelen yaşlılar tarafından otoriter bir şekilde söylenen her şeye inanmaya sevk eden bir şartlı refleks oluşturulur. Sayın okuyucum, siz ve ben, bu hayırlı tedbirden bağışık tutulmamızı hükümetlerimize borçluyuz.
Sayfa 182Kitabı okudu
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.