“ Özel mülkiyetin tanınması bireyselliğe ciddi
anlamda zarar vermiş, insanla onun sahip olduklarını birbirine karıştırıp durumu muallak hâle getirmiştir. Bireyselliği kendi ekseninden kaydırmıştır. Büyümeye dayalı refah yerine bireysel kazancı ön plana çıkarmıştır. Öyle
ki insan önemli olanın var olmak değil, sahip olmak olduğu fikrine kapılmıştır. Oysa insanın gerçek mükemmelliği sahip olduklarından değil varoluşundan kaynaklıdır. Özel
mülkiyet gerçek bireyselliği yerle bir etmiş ve yerine sahte, suni bir bireysellik inşa etmiştir. Toplumun bir kısmını açlığa mahkûm ederek, birey olmalarını engellemiştir. Diğer kısmını ise yanlış yönlendirerek, önlerine engeller
koyarak birey olmaktan alıkoymuştur. Aslında insanın sahip oldukları, kişiliğini öylesine tahakküm altına almıştır ki İngiliz kanunları, kişinin mülküne yapılan saldırıları, kişiliğine yapılan saldırılardan çok daha katı biçimde cezalandırır hâle gelmiştir ve tam anlamıyla vatandaş olup olmadığınız sorgulanırken mülkiyet hâlâ temel kriterdir.”