Bay Y için sıradan bir gündü. Gece iyi uyuyamamıştı.
Rüyasında bir meydan savaşına katılmışsa da ülkesi
adına ufak da olsa bir yararlık, bir kahramanlık gös-
terememişti. Hatta rüyanın sonunda neredeyse kellesinden olu-
yordu. Neyse ki tam o felaket ânında bir dost eli omzundan sıkıca
tutup kuvvetle de sarsmış gibi gözlerini şaşkınlıkla açtı, sabah
olduğunu fark etti. Telefon alarmının çalmasına henüz on beş
dakika vardı. O süreyi, niyetlendiği üzere hiçbir şey düşünmeden
geçirmeyi nasıl olduysa becerdi. Doktorların ısrarlı önerilerinin
aksine çevik bir hareketle yatağından fırladı. Çay, simit ve birkaç
üçgen peynirden oluşan kahvaltısını mideye indirdi. Giyinmesi
uzun sürmedi. Üzerine geçireceği şeyleri her zamanki gibi bir
gece önceden ayarlamış, bir koltuğun üzerine sermişti.