Gönderi

Geçen binyıllar boyunca bedeni kendisini yiyip bitirmiş, geriye yalnızca kişiliğinin dokuduğu soyut bir varlık kalmıştı. Taştan bir anıt, bir yaşam anısı. Gökyüzüne asılı bir kuzey ışığıydı o. Becerikli sanatçıların işlediği, som altından yapılmış Hitit takılarını çağrıştırıyordu kişiliği. Onurlu, inatçı, alıngan, zaman zaman duygusuz, ama her zaman hırslı. Bu yüzden, birbirine karşı eğilimlerin sık sık çarpıştığı bir savaş alanına benziyordu yüzü. Engebeleri ve kırışıklıklarıyla. İnsanın aklını başından alan öfke yellerinin estiği, ölüleri ve yaralılarıyla gerçek bir savaş alanı. Ayakta kalan, yapılanları bağışlamazdı bu savaşta.
64 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.