"O müthiş yıl; ben, yirmi beşimde, oğlum Orhan, yedisindeydi. Ve uzun yıllar; bütün fetihler, bizleri beklemekteydi. Ve o müthiş yıl, geride kaldı...
Akınlar, akınları izledi ondan sonra. Obamız, beylik; beyliğimiz, devlet; devletimiz, dirlik ve düzenlik buldu...
Mütevazıydık. Ancak vakurduk. Davamız, kuru bir cihangirlik davası olamazdı. Ölçümüz, Cenabı Hakk'ın koyduğu nizamı âlem davasıydı. Temelimizin özünde ise, insan vardı. Şeyhimizin ifadesiyle: "insanı yaşatacaktık ki, devlet yaşasın."
Biz yaradılış gayemizi, hayat tarzımızı ve ideallerimizi asla unutmazsak; yaradan da, bizi unutmaz. Yaradan, yar ve yardımcımız olur.
Bir de ahilerimizle refahı yakalamalıydık. O da oldu, şükür."