"Birden Mevlâna Celâleddîn Rûmî Hazretleri'ni zikir sonu söylediği, soyumuzdan hadisi şerife mazhar fatihler geleceği sözlerini hatırladım.
O an, dayanamayan Turgut Ahi, fırlayıp ellerime sarıldı:
"Ey Osman Gazi Bey'im! Görüyorum ki, padişahlıkla müjdelenmedesin. Şükrane olarak bana ne verirsin?" dedi.
Ben iki büyüğümüzün söylediklerinin etkisindeydim.
Doğaçlama:
"Şu Bilecik altındaki köylerden biri senin olsun." diye çıkıverdi ağzımdan.
"Unutulmasın!" diye mırıldandı.
"Bu bey sözüdür, Ahi, al şu kamam nişane hatırlatması olsun" diye belimden çıkardığım palayı O'na uzattım. Sevindi."