İnsan her yerde ve her zaman insandı, gururunu, çıkarını, onurunu davadan üstün tutması sık sık görülen bir şeydi.
Hele herkesin canla başla, ama gerçek manada canla başla, canını başını ortaya koyarak çalıştığı çok yönlü bir davada bu sarsıntıyı her zaman beklemek gerekirdi. Çünkü herkes kendi çapında yararlı olacak, herkes karınca kararınca bir başarı yararlığını ve başarısını en önemli yarar ve başarı sayacaktı. Herkese “yaşa, var ol, sağ ol” denecekti, ama herkes bu deyişin kendi umduğu kadar kuvvetli çıkmadığını sanacaktı. Bu “herkes”in içine de belki küçücük müfreze kumandanları bile girecekti.