Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İnsan unutabilir bazen her şeyi; geçmişinden başlayarak, çocukluğundan ilerleyerek, hayallerinden tüketerek, bugünlerinden ümidi keserek, geleceğinden soğuyarak. İnsan unutabilir bazen her şeyi; kendini unutmadan öncesinde varlığının değerini, can sızısını, can acısını, tükenişini ve en büyük hakikati. Bazen de unutmak için hatırlamak gerekir. Hatırlamak içinse unutmak. Hayatın kısır döngüsü bundan ibaret değildir sadece. Bir şeyler vardır, bir şeyler olur ve insanın haberi bile olmaz bu yaşananlardan. Hiç bilmediği bir yerde insanlar ölür, hiç bilmediği bir yerde insanlar doğar, hiç bilmediği bir yerde insan tükenir, hiç bilmediği bir yerde her şey tekrar eder. Netice aslın sonucudur. Unutmak gerekir bir şeylere başlayabilmek için. Unutmak gerekir gerçeğe sarılmak için. Bazen içi içine sığmaz insanın, hissetiği duyguları tekrar tekrar unutur ki birileri gelip hatırlatabilsin. Unutmak bir insan dokunuşu kadar siliktir. Bir anı kadar hakikat, bir istek, bir arzu kadar ihtiyaçtır. İnsan, hayatının arkasında çalan şarkıyı duymamaya yeminlidir sanki. Birisi o şarkıyı duysa, birisi dans etme ihtiyacı gütse hastalıklı bir durumun içerisindedir. Bir açlıktır bu, bir saklanış, bir korkaklık. İnsanın kendi şarkısını söyleyemediği bir dünyadır burası. Çünkü bu acıklı şarkılara yer yoktur dünyada. Tıpkı güçsüz insanlara yer olmadığı gibi. Hayat öyle amansızca akıp giderken insan kendi meşkalesinde* unutur bu rüzgarın esişini. Ayaklarımızın altında ezilen çimlerden bir haber, açıp solan çiçeklerden yoksun, bulutların hareketine aldırmayan, ağaçların her bir yaşında uzunca boy attığı, insandan uzakta daha başka bir hayatın olduğundan bir habersiz yaşayandır bu insanlar. Unutandır hakikati ve kendilerini. Ben unutmak istemiyorum daha fazla. Ben yarına unutarak başlamak istemiyorum. Budur benim sesimin yabancılığı. Sanki uzaktan birisine söylüyorum konuşması gerekenleri. Sesimde hiçbir his yok, içim yansa dahi bir başkasına karşı direniyor. Unutmak istiyorum sesimin yabancılığını, yüzümdeki maskenin hakikatini. Unutmak... yok olma arzusuyla unutulmak istiyor bedenim. Yüzümü gören herkese unut beni dercesine fısıldamak istiyor ağzım. Bir o kadar da tutunuyorum bugüne, yarına çabalıyor, geçmişin üstünü örtüyorum toprakla. Sanki üstümde bir ölü toprağı varmıs gibi. Kasımpatılarla süslü bir bahçe, kimse mi sevmez Eylül ayını? öyle işte. Sebepsizce gelmiş, sebepsizce gidiyorum. Yol uzun, yaş almak gerekir her adım için. Son neredir? Son kimdir bilinmez? yürümekten korkmamak gerekiyor. Bir nokta kadar değersisiz bir yaşam, herkes böyledir. Korkamamak gerekir bu yüzden. Baştan belirlenmiş bir sonla nereye kadar yürüyebilirsin ki zaten? ... 07.09.23
·
76 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.