Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Oluşunun üzerinden şöyle bir geçer ve başka türlü yapamaz çünkü bilincine varma bilin­ci vardır onda. Oluşunun üstünden geçerken aynı zamanda içindedir, o yüzden bu çarpışma bir ölüm kaygısı doğurur. Bu kaygı, onu yaşayan birisi için ebedi olabilecek, ama o kişi dışarıdan baktığı zaman, başka türlüsü elinden gelmediği için kendi üstüne eğildiği zaman, özellikle de şimdilerde herkesin yaptığı gibi anılarını yazma ahmaklığına düştüğü zaman ebedi olmayı kesen bir oluş ile... çarpışmadan do­ğar... İşte o zaman, kaybolur.
Sayfa 19 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012
·
76 görüntüleme
IالمتَيَّمَI okurunun profil resmi
Her saniye bizi ölüme yaklaştırıyor, yaşlanıyoruz. Yaşlanmak nedir? Yaşlanmak birbirleriyle hiç bir bağlantıları olmayan iki şeyi kapsar. Varoluşun temel duygulanımı (pathos), pişmanlıkla­rın, en güzel şarkıların, en içli, en dokunaklı şiirlerin kaynağı olan şey oluşun (devenir) geri döndürülemezliğidir. Ama bu yetmez, çünkü oluş, kendi adımlarından geriye dönmeksizin ve sürekli kendini yenileyerek, geri döndürülemez ola­ bilir, hep aynı doğrultuda gidebilirdi. Dolayısıyla başka bir şey gerek. Elbette oluş var, kabaca türlerin ortalama ömrüne karşılık gelen, her var oluşun belli bir ritme sahip olmasına neden olan niteliksel bir aşınma var. İnsan, ortalama olarak altmış beş ile seksen yaşlan arasında sona erecek bir haya­ta göre ayarlanmış bir yaşamsal güce sahip. Sanırım bir kedi ya da bir köpek bizimkinden tamamen farklı bir yaşam rit­mine sahip. Yılların daha uzun ya da kısa olduğu başka bir gezegende yaşıyor olsaydık, düzenimiz, uğraşlarımız, gece uykusu, iş günü, yaşam ritmimiz tamamıyla farklı olurdu. Bizim bildiğimiz haliyle insan yaşamının ve onu oluşturan her şeyin belli bir ortalama süreye göre ayarlanmış olduğuna inanıyorum. Günümüzün, konuşmamızın, bütün bunların ekonomisi bu ritme göre ayarlı. Elbette, insanlar bedenleri­ nin genel durumuna göre yavaş ya da hızlı yaşlanırlar. Son­ra yaşlanmak düzenli de değildir. Tersine yön değiştirdiği olur. İnsani gelişimin doğal ve niteliksel bir dengesizliği/entropisi söz konusudur. Tabii ki, Edgard Morin'in dediği gibi, insanın doğal eğilimi insan ömrünü git gide daha fazla uzatmaktır. Dahası önemli ölçüde uzamıştır da. Hem unutmayın ki, ortalama insan ömrünün uzatılması hislerimizi, yaşam tarzımızı, kadınlarla ilişkimizi çoktan değiştirmiş durumda. Herkes bilir ki Balzac’ta otuz yaşında bir kadın yaşlı bir kadındır. Bugün ise gencecik, zarif mi zarif bir kadındır. Bu farklı bir ritimdir. Ve bu ritim durmadan uzayacak. Ama şu hala bir gerçek ki yaşam her çağda yine de sonlu olacak. Yaşam asla sonsuz olmayacak. A priori, olamaz da. Her kuşak için, mevcut adeder, tıbbın gücü, ortalama yaşam süresi dahilinde, varoluşa özgü olan ve bu kaçınılmaz yaşlanmadan ileri gelen bir ritim vardır, söz konusu metafizik bir yaşlanmadır. Öncelikle arkamda git gide sayılan artan anıların, git gide uzayan bir hayat diliminin olmaması elimde değildir. Bedensel yorgunluktan bağımsız olarak, en iyi sağlığa eşlik eden, anıların hacminin artışından ve düşüncelerle, bilinçle donatılmış bir insanın bilinç sahibi olmamasının olanaksızlığından ileri gelen yaşamsal bir yorgunluk söz konusudur, insan kendi oluşuna şöyle bir göz atmaktan alamaz kendini. Varoluşun ayarlı pistini, yaşamış olduklarım ve yaşamak için kendine kalanları er ya da geç yeniden ölçer illa ki. Anidenfark eder. İşte, falanca yılda doğdum. İşte, emekliliğime hala on beş yıl var. Yıllan saymaya başlar... Bu, insanın sadece var olmakla kalmayıp, var oluşunun bilincine de eren bir varlık olmasından ileri gelir. Oluşunun üzerinden şöyle bir geçer ve başka türlü yapamaz çünkü bilincine varma bilin­ ci vardır onda. Oluşunun üstünden geçerken aynı zamanda içindedir, o yüzden bu çarpışma bir ölüm kaygısı doğurur. Bu kaygı, onu yaşayan birisi için ebedi olabilecek, ama o kişi dışarıdan baktığı zaman, başka türlüsü elinden gelmediği için kendi üstüne eğildiği zaman, özellikle de şimdilerde herkesin yaptığı gibi anılarını yazma ahmaklığına düştüğü zaman ebedi olmayı kesen bir oluş ile .... çarpışmadan do­ğar ... İşte o zaman, kaybolur.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.