Gönderi

Küçük bir uğraşıyla meşgulken, mesela bir kovaya çakıl taşı dolduruyorken annesinin arkadaşlarından biri gelir ve çocuğu, gelen misafire göstermek için küçük işinden eder. Yetişkinler çocuğun yaşamına devamlı müdahale ederler; onlar çocuğa hiç danışmadan, onu kale almadan, onun hareketlerinin hiçbir değerinin olmadığını gösterircesine yaşamını düzene sokan güçlü varlıklardır. Oysaki yetişkin, çocuğun gözü önünde hiç kimsenin, bir hizmetçinin bile, gereken nezaketi göstermeden ve rızasını almadan işini bölmez. Bu nedenle çocuk diğer herkesten farklı olduğunu, kendisini herkesten aşağıda bir yerde konumlandıran özel bir önemsizliği olduğunu hisseder. Daha önce söylediğimiz gibi önceden içsel olarak belirlenmiş bir planın sonucu olan bir dizi eylem, çocuğun gelişiminde en yüksek öneme sahiptir. Bir gün yetişkin, çocuğa kendi eylemlerinden sorumlu olması gerektiğini açıklayacaktır, ama böyle bir sorumluluğun temeli bir eylem ile diğer bir eylem arasındaki eksiksiz bir bağlantı örüntüsünde ve bu örüntünün önemine ilişkin yargıda yatar. Fakat çocuğun hissettiği tek şey eylemlerinin tümünün önemsiz olduğunun düşünüldüğüdür. Kendi çocuğunda sorumluluk duygusu uyandıramadığından ve çocuğunun kendi eylemlerinde hakimiyet kazanmasını sağlayamadığından yakınan yetişkinin bizzat kendisi, çocuğunun yaşamdaki ardışık eylemlerin devamlılığı algısını ve kendi haysiyet duygusunu adım adım yıkmıştır.
Sayfa 179 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okudu
·
39 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.