Gönderi

Çünkü 1942 yılıydı. Kadınlara karşı tutucu davranışlar henüz başlamamıştı. Bu Cumhuriyet öğretmeni, İstanbul Üniversitesi’nden asistan bir kızın, memleketini görmek istemesini normal karşılıyordu. Oysa eminim ki, on yıl sonra, yani demokrasinin nimetlerinden yararlanmaya başladıktan sonra, başka bir öğretmene başvursaydım, adam, “buralarda tek başına ne işin var, kızım? Elbette peşine takılacaklar” diye çıkışırdı bana. Ama bu Cumhuriyet öğretmeni, bir kadının, ancak babasının, ağabeyinin ya da kocasının koruması altında gezinmesi gerektiğine inanmıyordu.
·
88 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.