Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Atatürk, tarihi tecrübenin ışığında ümmetçi yaklaşımı reddetmiştir. Türk ulusunu ve devletini, onun inşasını öne çıkarmış; Arapların ve İranlıların da gerçekleştirdikleri gibi, bir milli devlet projesini benimsemiştir. Onun bu yaklaşımı- nın temelinde de gücünü tarihten alan bir ulus (Türk ulusu) ve dili (Türkçe) vardır. Atatürk için İslam, elbette bir ümmetin (Hz. Peygambere inananların) dinidir; fakat, Türkiye Devleti'ni kuran Türk milletinin dini olarak, Türk örfü ve kültürünün hayat alanı bulduğu bir mekânda (Türkiye'de) yaşanmaktadır. Prof. Kemal Aytaç'a göre; Atatürk, Türk tarihinde İslamlıkla ilgisi olmayan ve batıl itikatlardan ibaret "ikinci bir din" anlayışın teşekkül etmiş olduğunu ifade etmiştir. Aynı şekilde Atatürk, dine değil, dinin siyasete, menfaate ve istibdada vasıta edilmesine karşıdır. O, aynı şekilde hakiki din adamlarına değil, dini bu gibi işlere alet edenlere karşıdır. Bu nedenledir ki, Atatürk devrimi, bir ihtida değil; Türk ulusunun millî bir devlet ve modern bir toplum olarak bu coğrafyada varolma iradesinin milli adıdır. Halifeliğin kaldırılma nedeni de bu milli varoluş iradesidir.
Sayfa 173Kitabı okudu
··
147 görüntüleme
Şüheda okurunun profil resmi
İlahiyat bilgini Abdurrahman Kasapoğlu'nun Atatürk Türkiyesi'nde din anlayışını anlatan şu saptaması bu açıdan son derece önemlidir: "Atatürk, dinin kavranmasını ön planda tutarak, halkın dini açıdan bilinçlendirilmesini sağlamak için, İslam'ın özüne dokunmadan Kur'an'ın Türkçe'ye çevrilmesini önemli bir ihtiyaç olarak görmüştür. Türk halkının Kur'an'ı doğrudan anlayabilmesini, dini kaynağından öğrenmesini sağlayabilmek amacıyla Kur'an'ın tercümesinin yapılmasına öncülük etmiştir. Türk halkının dini yaşantısına böylece bilişsel derinlik kazandırmayı hedeflemiştir. Taklide dayalı dindarlıktan bilinçli dindarlığa geçişin temellerini atmıştır."
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.