Mutezilîlerin fıkıh ve hadis âlimlerine karşı giriştikleri hücum şiddetlenmişti. Bunların hücumlarından ne bir tanınan fıkıh âlimi, ne de meşhur bir muhaddis kurtulabilmişti. Bu sebeple insanlar Mute-zililerden nefret etmişlerdi ve bunların adlan belâ ve musibetlerle anılırdı. Gitgide düşmanlık daha da kökleşmişti. Öyleki insanlar Mutezilîlerin iyiliklerini İslâmı savunmalarım, îslâm uğrunda çektikleri eziyetleri, zındıklara ve nefsine uyanlara karşı koymalarını unuttular. Bunları, insanlar; halifeleri, her takva sahibi imamı ve her doğru yolu gösteren muhaddîsi sorguya çekmeleri için kışkırtanlar şeklinde anıyorlardı.Mütevekkil adlı halife, iktidara gelip Mutezilileri çeşresinden uzaklaştırıp, hasımlarını kendisine yaklaştırınca ve âlimlerden zincirleri çözünce fıkıh âlimleri ve inanç meselelerini sünnetin ışığında anlamaya çalışan hadis âlimleriyîe bunlara karşı koymaya girişti. Mutezilîlerin tartışma usûlünü iyi bilen ve onların görüşlerini kabullenmeyen bazı âlimler onlarla sert tartışmalara giriştiler. Arkalarından avam tabakası bunları destekliyor, bir kısım havas da bunlara katılıyordu. Ayrıca halifeler de bu âlimlere yardım ediyordu.H.z yüzyılın sonlarına doğru ortaya gayret ve metanetleri ile seçilen iki âlim zât çıktı. Bunlardan biri Basra`da ortaya çıkan Ebu el-Hasen el-Eş`arî, diğeri ise Semerkant`da bulunan Ebu Mansur el-Mâtûridî idi, İmam-ı Eş`arî ile İmam-ı Mâtûridi`nin Mutezile mezhebine yakın ve uzak olma derecelerine göre aralarında ihtilaf bulunmasına rağmen, bunların her ikisi de Mutezileye karşı çıkmakta tam bir ittifak içinde idi.Şimdi Ebu el-Hasen el-Eş`ari`yi anlatalım; daha sonra söz Matû-ridî`ye gelsin. İmam-ı Eş`ari H, 280 da CM. 873) Basra`da doğdu. H. 330 küsurda M. 935) vefat etti. İmam-ı Eş`ari üm-i kelâmı Mutezill-lerden tahsil etti. Onun devrindeki Mutezili hocası Ebu Ali el-Cübbâİ`-ye talebelik yaptı. İmam-ı Eş`ari konuşmasını çok iyi bildiği ve yaşlı bir kimse olduğu için, hocasının yerine kendisi tartışmaları yürütürdü.İmam-ı Eş`ari, Mutezilîlerin sofralarından gıdalanması ve düşünce ürünlerinden faydalanmasına rağmen, Mutezilîlerden düşünce bakımından uzaklaşmaya karar verdi. Fıkıh ve hadis âlimlerinin görüşlerine meyletti, halbuki Eş`arî fıkıh ve hadis âlimlerinin meclislerinde bulunmamış ve akaîd ilmini bunların metoduyla okumamıştı. İşte bu nedenle İmam-ı Eş`arî belirli bir süre evinden dışarı çıkmadı. Mutezile ve ehl-i sünnet fırkalarının delillerini karşılaştırdı. Neticede belirli bir görüşe vardı, bunun üzerine evinden dışarı çıktı. İnsanları bir araya toplanmaya çağırdı, cum`a günü Basra şehrinde bulunan «el-Mescid el-Câm» adlı caminin minberine çıktı ve insanlara şunları söyledi:— Ey insanlar! Şüphesiz ki beni tanıyan tanımıştır, tanımayana ise şimdi kendimi tanıtacağım. Ben filan oğlu filanım. Kur`an-ı Kerim`in mahluk olduğunu, Allah`u Tealâ`mn âhiretde gözle görülemeyeceğini, kötü fiillerin benim gibi kullar tarafından yapıldığım söylerdim. Şimdi ise ben tevbe ettim, kesinlikle vaz geçtim. Mutezililere karşı çıkmaya ve onların rezilliklerini ortaya koymaya karar verdim.Ey insanlar topluluğu! Bu müddet zarfında sizin gözünüzden kayboldum. Çünkü ben delilleri inceliyordum, bana göre deliller birbirine denk geldi ve bunlardan herhangi biri diğerine tercihe şayan olmadı. Bunun üzerine Allah`ü Tealâ`dan bana doğru yolu göstermesini diledim. O da bana şu kitaplara yazdığın; itikadı ilham etti. Şu elbisemden soyunduğum gibi, şimdiye kadar inandığım eski şeylerden soyundum.» Eş`ari bunları söyledi ve üzerinde bulunan elbisesini çıkardı, fıkıh ve hadis âlimlerinden oluşan ehl-i sünnet vel-cemaat yoluna göre yazdığı şeyleri insanlara dağıttı.
Muhammed ebu zehra - Mezhepler Tarihi