Gönderi

Odadayım, beyaz duvarları benim rutubetli duvarlarıma benzemeyen, penceresiz, bomboş bir odada. Üzerimde deli gömleği, kafamda deli sorular var. Ben yere çökmüş , çökmüş yüzümle karşımdaki ardına kadar açık , gri kapıyı izliyorum. Sonra kapı beni çağırıyor. Çıplak ayaklarımla soğuk mermerlere basa basa gidiyorum. Tam kapıya yaklaştığım sırada kapı kapanıyor ama öyle sakince değil, öfkeli şekilde kapanıyor. Ben kapıya bakakalıyorum, sanki beklemediğim bir davranışmışçasına . Ama sonuçta kapanmakta kapının görevi açılmak da . Sanki kapı kendi isteğiyle kapanmamış gibi , güzel kapı kulbunu çeviriyorum. Açılmıyor kilitli. Arkamı dönüp eski yerime geçiyorum. Ayakta sırtımı duvara dayayarak saatlerce kapının açılmasını bekliyorum , ya da dakikalarca , bilemiyorum çünkü odada saati gösteren bişey yok . Bileklerim boş ceplerim boş duvarlar boş. Ve sonunda kapı açılıyor . Bu sefer koşsam yetişebilir miyim diye düşünüyorum. Tam geçtim derken kapı suratıma çarpıyor ve burnumu kırıyor . Beyaz fayanslar kırmızıyla süsleniyor . Kapı hep kapalı olsa umudumu keser otururdum yerimde , ama kapı hiç kapanmadı
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.