Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

yeni ben
Şu sıra kendimden ve hiçbir şey üretmeyen halimden çok şikâyetçiyim. Konuşup konuşup, hayata geçirmediğim işlerin altında eziliyorum. Kendimi en çok üretirken, pratiklerimi düzenli yaparken, fitken, hayatım dengedeyken seviyorum. Yani koşullu. Kendimi bir şeyler, birileri oldurma çabasından, olduğum kişiyi kucaklamaya geçmekte zorlanıyorum. ‘İdealleri olmalı insanın’ diye haykıran iç sesime rağmen, ‘olmasa ne olurdu’ diye yazası geliyor ellerimin. Acaba ideallere sahip olmasaydım daha mı kolay olurdu hayatım? “Kibar, cömert, paylaşımcı, alçak gönüllü olmalıyım ya da olmaya çalışmalıyım.’’ gibi ideallerden bahsediyorum. Sahi neden var ki ideallerimiz? Herhalde, öncelikle, hep bize idealleri olmayanların değersiz oldukları söylendiği için. Yazıp, çizdikçe ne çıkıyor biliyor musunuz? Kendim olmaktan korkma halimden dolayı varlar en çok. Elalemin benimle ilgili düşüncelerini fazlasıyla önemsememden. Ya ideallerim olmaz da benim içimden tembel biri çıkarsa ve ben başarısız olursam ve insanlar bana saygı göstermezse. Ve, ve, ve... Kısaca özüme olan güvensizliğimden… Olmam gereken kişi olmaktan, olduğum kişiyi kabullenmeye geçiş sürecindeyim bir süredir... Tembelliğimi kabullenmeye yeni yeni başladım. Kendi üzerimde oluşturduğum ‘çalışman lazım’ baskısını, ideallerime bağladığım günlerdeyim. Oysa güzellik kendin olabilmektir. Bakın etrafınızda bunu başaran insan sayısı çok çok azdır. Tembel olduğunuzu olduğunuzu farkederseniz, bununla yüzleşirseniz, bunda büyük bir rahatlama, büyük bir güzellik, büyük bir zeka görürsünüz. Bugünlerde bazı hayal kırıklıklarım üzerine Fahri'nin yeni versiyonunu inşa ediyorum. Bu inşa sürecinde yaşadığım kırgınlıklarımı dile getirdiğim zaman daha da hafifliyorum… bazı büyüklerimin önerilerini dinlerken daha çok olgunlaşıyorum. Ve onların hayatımda olmasına hep şükrediyorum.
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.