Öncelikle yazarın kitaplarının birçok dile çevrildiğini ve bu kitabı ile de Dünya Fantezi Ödülü'nü aldığını söyleyerek başlayacağım.
Eser birbirinden bağımsız olan ancak ortak noktalarda buluşan altı öyküden oluşuyor. (Bu kitaba roman diyebilir miyiz emin değilim.)
Henüz yazmadığıama gelecekte yazmış olacağı kitapları bir internet sitesinde okuyan bir yazar ile kitaba başlıyoruz.
Benim en çok imrendiğim ikinci öyküde ise kendine ait posta kutusunda her gün yeni kitaplar bulan ve bunları evine sığdırmaya çalışan adamın öyküsü oldu. Düşünsenize tüm kitaplıklarınız doluyor ama arkası kesilmeyen kitapları sığdırabilmek için evdeki kanepeyi falan depoya kaldırıyorsunuz.
Dördüncü öykü ise maalesef hoşuma gitmedi. Öyküde günahları yüzünden cehennemde sonsuza dek kitap okumaya mahkum edilen biri var. Kitap okumanın ceza kavramı ile bağdaştırılmasını doğru bulmuyorum. Direkt böyle bir söylem yok belki ama okuyanların bilinçaltında bu bitişiklik kurulacaktır. (Ki kitap okumayı sevdirmeye çalışıyoruz.)
Öykü başlıkları şu şekilde:
Sanal Kütüphane
Ev Kütüphanesi
Gece Kütüphanesi
Cehennem Kütüphanesi
En Küçük Kütüphane
Soylu Kütüphane
Estetik kaygı güdülmeden yazılmış diye düşünüyorum. Anlatım olarak oldukça ve açık ve akıcı. Fantastik türünün gölgesinde yer alıyor diyebiliriz.