Gönderi

"Kendimi Zalim Bilmezdim"
... Sonu olmayan bir meydanda idik. Her tarafını çeşit çeşit hallerde insan kafileleri doldurmuştu. Ortada büyük bir kürsü kurulmuştu. Orada her kafilenin ve her ferdin hesabı ayrı ayrı görülüyordu. Sırası gelince herkes o kürsünün önüne çağrılıyor ve dünyada iken yapdıklarını sözüyle, yüzüyle, etiyle, derisiyle anlatıyordu. Şahide hiç hacet yoktu. Söylemek lazım gelince herşey, her zerre söylüyordu. Hadise dile gelip o da söylüyordu. Temaşasından dehşetler duyduğum bu hesap yerine, sıram gelince ben de çağrıldım. Ben utandım. Lâkin günahlarım kendi kendilerini söylediler. Bende hakkı olanlar bütün etrafını çevirmişlerdi. En çok zulmettiklerimden utandım. Bense kendimi zâlim bilmezdim. Merhametli bilirdim. Meğer ne zalimmişim. Elimle olmasa bile dilimle, dilimle değilse de gönlümle ne zulümler yapmışım! Zulmettiklerimin huzurunda duyduğum sefalet ve hicap o ânda bana "Ne olurdu dünyada lokma lokma doğranıp zulme uğrasaydım da zâlim olup bu hale düşmeseydim" dedirtti. Büyük mahkemenin Sahibi hâlimi görüyordu. Önündeki mîzânın bir kefesine günahlarımı, öbürüne aşkımla merhametini koydu. Sonuncular ağır basarak büyük mağfirete uğradım. Dünyada zulmettiğim insanlar da bu affa hayran olarak kendi haklarını bağışladılar. Büyük mahkemeden böyle ayrıldım. Orada affa uğramadan ebedî hayatı kazanan bir kul görmedim. Büyük şefaatcilerin bile orada sunulan büyük affa ihtiyacı vardı. Ruhun kurtuluşu sırrına erdikden sonra zamansız bir yaşayışın mekânsız seyahatine başladım.
Sayfa 284 - Dergah Yayınları, 8. Baskı: Mayıs 2016Kitabı okudu
·
1.024 görüntüleme
Hasan Metin okurunun profil resmi
Müthiş, Keyifle okudum
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.