Gönderi

Hakkımızı arayamadık. Muhacir gelmiştik. Şaşkınlık içindeydik. Kimi­miz tekrar memleketimize döneriz zannediyordu. Kimimiz 'hakkımızı ararsak, bakarsın zorla Yunanistan'a gönderirler!' diye korkup susu­yordu. Şok geçirmiştik. Aklımız başımızda değildi. Ne olacak, neyapa­cağız? Bilemiyorduk... Dil bilmiyorduk. Bazı Honazlılar: 'Biz ne anladık bu işten, Yunan kaçtı, Yunan geldi!' diyorlardı. Ne yapalım, kendi aramızda Rumca konuşurduk. Yerliler kızardı bize. Yoksullaştık. İş yoktu, güç yoktu. Yazları İzmir'e ırgatlığa giderdik. Üç- dört sene ben de gittim. Narlıdere'de tütün işlerinde, tarla bahçe iş­lerinde çalıştım. Geldiğimizde Honaz'da görenek yoktu. Medeniyet yoktu. İki kazık çakmış, bir çuval asmış, arkasına iki çalı koymuş. Buna tuvalet diyor­ lardı. Bizim orda her evin tuvaleti içinde olurdu.''
·
71 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.