Gönderi

Yanlışı reddetmek, ama doğruya ulaşamamak bizi yanlış içinde bulunmaktan daha kötü duruma sokar. Bu durumdaki insan kendini yurtsuz kılmıştır, inkâr ettiği vardır ve lâkin ikrar ettiği yoktur. Âdemoğlu kendini acaba neden böyle bir çaresizliğe sürüklemek gafletine düşer. Çünkü aceleci ve cimridir. Aceleciliği yüzünden kendine zarar verdiğini hissettiği alandan çabucak kaçmak ister ve cimriliği yüzünden yarar beklediği yolun kendi kavrayışı oranında güvenli ve sağlam olacağını umar. Vermeden almak ister. Aklıyla bir yol çizmek, öfkesiyle bu yolu haklılaştırmak hevesindedir. Seneca'nın sözlerine kulak verirsek, onun şöyle dediğini duyarız: "Akıl neyin doğru olduğuna karar vermek ister; öfke karar verdiğinin doğru bulunmasını ister." İşte insanın aceleciliği ve cimriliği. Âdemoğlu akletmekle yanlışı teşhis edebilir, neyin veya nelerin kendinden uzak tutulmasını farkedebilir, ama neyin doğru olduğuna aklederek karar veremez. Ne var ki aceleci insan yanlış hakkında birkaç fikir sahibi oldu mu, hemen oradan doğruya sıçradığını sanmakta gecikmez. Sonra da cimriliği girer devreye: Doğruyu uhdesinde bulunduruyor ya, kendi doğrusuna itibar etmeyene öfkelenir. Kendi kararı dışına düşene cimri davranır.
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.