Her ne kadar aralarında kırışıklık ve yaş günü sayısı bağlamında farklar gözlense de aslında ihtiyarlar çocuklar gibidir: Saçlar kır, ağızlar dişsiz, vücutlar çelimsiz; her ikisinin de gıdası süttür; sendeler, yekinir, anlamsız laflar ederler; hepsi de çocuksu, unutkan ve düşünceden yoksundurlar. Yaşlandıkça daha bir çocuk olurlar ve çocukların yaşamaktan yorgun düşmeyen, yaşlanmaya direnmeyen kıvamına ulaştıklarında da sessiz sedasız el etek çekerler bu dünyadan.