Gönderi

25 yıla özel önsöz
İnsanın ya da herhangi bir canlı varlığın yapısında, daha başlarken pes etme, kendi yüzüne tükürüp varoluşu lanetleme diye bir şey yoktur; bunun oluşması ancak bir yozlaşma sürecinin sonucu olabilir, onun da hızı kişiden kişiye değişir. Bazısı ilk baskı karşısında pes eder, bazısı satılıp teslim olur, bazısı göze çarpmayan derecelerde küçülerek içindeki ateşi kaybeder. Ne zaman ve nasıl kaybettiğini de asla bilmez. Daha sonra bunların hepsi, onlara durmadan olgunlaşmanın zihinden feragat etmek, güvenliğin değerlerden feragat etmek, pratikliğin öz-saygıdan feragat etmek demek olduğunu söyleyen büyüklerinin o geniş bataklığında gözden kaybolur. Yine de içlerinden bazıları sebat edip ilerler, o ateşe ihanet etmemek gerektiğini bilir, ona nasıl biçim vereceğini, amaç kazandıracağını, onu nasıl gerçek kılacağını öğrenir. Fakat gelecekleri ne olursa olsun, hayatlarının şafağındaki insanlar daima insanın yapısında ve hayatın potansiyelinde soylu bir vizyon ararlar. Bulabilecekleri çok az yol işareti vardır. Hayatın Kaynağı bunlardan biridir. İşte Hayatın Kaynağı’nın kalıcı cazibesinin ana nedenlerinden biri budur. O, gençlik ruhunun bir onaylanmasıdır, insanın görkemini haykırmaktadır, ne çok şeyin mümkün olduğunu göstermektedir. Her gelen nesilde insanın gerçek büyüklüğünü kavrayan ve ona ulaşanların sayısının pek az olmasının önemi yoktur; geri kalanların buna ihanet edecek olmasının da önemi yoktur. Dünyayı ileriye götürenler ve hayata anlam katanlar, o az sayıda kişidir ve ben de her zaman o az sayıda kişiye seslenmeye çalışmışımdır. Ötekiler beni hiç ilgilendirmez; ihanet ettikleri ne ben, ne de Hayatın Kaynağı’dır, onlar kendi ruhlarına ihanet etmektelerdir. Ayn Rand
··
1 artı 1'leme
·
421 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.