Çürümüş ve insanlığa kötülükten başka hiçbir şey vadetmeyen bir sistem altında bireylere “sorunların kaynağı da çözümü de sensin” algısı yerleştirilir. “Senin beceriksizliğin, senin cahilliğin, senin utangaçlığın, senin ataletin” diye uzayan liste sanki kapitalizmden azade bir “sen” ya da “ben” varmış gibi hayattaki yoksunlukların sebebini bireyin sırtına yükler. Sonra “bu yüklerden kurtulmak istiyorsan yeni bir sen yaratman gerekir” diyerek yine aslında mümkün olmayan çözüm için bireyin şahsi gelişimini dayanak gösterir. Hal böyle olunca da kişi kendine kişisel gelişim kitaplarını kılavuz edinir ve kısa zamanda, hap bilgilerle istediği hayata kavuşabileceğini zanneder.
“Benim diğerlerinden neyim eksik? En iyisini ben hak ediyorum. Zirveye tırmanabilirim. Zengin olabilirim” gibi cümleler bireyselliğin, bencilliğin ve rekabetin körüklendiği bir atmosferde yalnız kalmış beyinlerin içinde dolanır durur. Özellikle gençlere örnek ve hedef gösterilen dünyanın en zenginleri, Mark Zuckerberg, Elon Musk, Jeff Bezos gibi milyarderlerin bulunduğu konum ulaşılması gereken bir zirvedir. Onlar da sözde sıfırdan başlamış, akıllarını kullanarak köşeyi dönmüşlerdir! Dolayısıyla “zirvede herkese yer var, ama siz ulaşmayı bilmiyorsunuz” diyerek sınıf atlama umudunu perçinleyen bir işlev görürler. Üstelik zirveye ulaşmak öyle çok uzun vadeli ya da zor bir şey değildir kişisel gelişim anlatısına göre; 3 adımda, 3 altın kuralla ya da 3 ayda gibi başlıklarla tez vakitte çok da emek sarf etmeden istediğiniz kişi olabilirsiniz mesela. Yani bilgi birikimi, derinlemesine düşünme, analiz etme, deneyleme gibi nitelikli faaliyetlerin üzerinden atlayarak bir çırpıda yapılacak pratik faaliyetler öne çıkarılır. Gerçek değişimlerin emek gerektirdiği, uygun koşulların oluşmasıyla ve sabırla gerçekleşeceği gibi bir tarihsel gerçeklik yok sayılır. Tıpkı sistemin doğasının yok sayılması gibi…