Gönderi

216 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Yanılmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayanların arasında nefes alabilmenin dayanılmaz zorluğunu hiç tattınız mı siz? Görünüşünü mükemmele yakın tutmaya çalışan, içsel karanlığını yapay düşünce ve duygularla ört bas etmeye çalıştıkça bu hayatı böyle yaşanması gerektiğini idrak etmiş güçsüz ruhlarla bir arada olmanın acıklı hikayesi oldu mu hiç hayatınızda! Berbat bir öykü bu! Neresinden tutarsan tut, elinde kalan, elinde kalanla ne yapacağını bilemediğin bir şey bu! Etrafımız her biri derin bir kuyunun içine hapsedilmiş ruhlara sahip insanlarla dolu. İnsan olmanın gerekliliğini çoktan unutmuş, insan insana nasıl gelir, gelmeli, nasıl gider, gitmeli… bunlardan bihaber… çöküşteki ruhsal bunalımlarla ördükleri görünmez perdelerin arkasından dikizliyorlar hayatı. Gözler, o aciz ruhların aynaları olan gözler… her şeyi anlatıyor aslında. Sır gibi sakladıkları, kendilerine bile kimi zaman itiraf edemedikleri o vaziyetlerini, aciziyetlerini o gözler anlatıyor aslında. İnsanlar, ruhlarının içlerini kemirdiklerini fark etmeden yaşamaya devam ediyorlar! İnsanlar ruhlarının güzele, iyiye, bir damla olan bu yaşama karşı gülmeyi beceremiyorlar! Para, Aşk, Statü, Aile, Arkadaş gibi kelepçelerle kendilerini bile-isteye mahkum ediyorlar ve yaşamın hükümdarı olacaklarına; yaşamın mahkumu olmayı tercih ediyorlar. İnsan, kolay olanı seçmeye meyilli bir varlık! Akışta olan bu hayata karşı kendini kontrol ederek yürümek kadar lezzetli bir şey yoktur bu hayatta. Herkes bir maske diye bildikleri ama aslında bir çöp bezinden ibaret olan sahte yüzlerin altında gerçekliklerini ispat etmeye çalışarak yaşıyorlar. Gülüyorlar, fikirlerini paylaşıyorlar, anladıklarını söylüyorlar… oysa odaklandıkları tek şey kendileri. Hep kendileri olsun, kendileri anlatsın, kendileri anlatılsın, kendileri yaşasın istiyorlar. Zavallı insanlar! Zavallı insanlar! Zavallı insanlar! İçlerindeki ilahi, manevi, kudretli, mukaddes güçleri basitleştirip, bunları bir tarafa itip unutarak yaşama tutunmaya çalışıyorlar. Üstelik bunların yerine tutundukları şey ise bencillik, iki yüzlülük ve maddi çıkarlar! Hep böyle oldu, olacak… bu dünya iflah olmaz insanların varlığıyla dolu ama unutmayalım ki bu dünya insanlardan daha devasa sularla, dağlarla, toprakla, havayla dolu da bir yer… unutmayalım ki bu dünya, milyonlarca yıldızın yer aldığı bir sistemin parçası… unutmayalım ki biz insanlar, bu evrendeki en küçük yıldızın yanında bile esamesi okunmayacak kadar küçük ve bir yanılgıdan ibaretiz. Büyüklenme, öfkelenme, yükselme, kendini hükmedecek bir konumda tutmaya meyilli yanımız… kendi aciz ruhuna bile hükmedemeyen çöplük ruhlara sahip insanoğlu aklı sıra dünyaya, evrene kafa tutmaya çalışıyor! Kırmızı topal karınca’nın fillere kafa tutması kadar komik, masalsı ve trajik bir hikaye…
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal KarıncaYaşar Kemal · Toros Yayınları · 199410,4bin okunma
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.