Gönderi

"Gürültünün iyi bir yanı var. Sözcükleri boğuyor," dedi. Ve birdenbire bütün yaşamı boyunca konuşmaktan, yazmaktan, konferans vermekten, cümleler kurmaktan, düşünmekten başka bir şey yapmadığını fark etti; öyle ki, sonuçta bütün sözcükler kesinliğini kaybetmiş, anlamları silinmiş, içerikleri yitmiş, çerçöpe, samana, toza, kuma dönüşmüşlerdi; beyninde dört dönerek, beynini cırnaklayarak, uykusuzluğu, illeti olmuşlardı. İşte o anda, belli belirsiz ama bütün gücüyle özlediği şey, uçsuz bucaksız bir müzik, mutlak bir ses, hoş, mutlu, her şeyi sarıp sarmalayan, her şeyin üstesinden gelen, pencereleri zangırdatan, acıyı, boşunalığı, sözcüklerin kendini beğenmişliğini bir daha geri dönmemecesine silip götüren tekdüze bir tekrar oldu. Müzik cümlenin olumsuzlanmasıydı, müzik sözcüğün karşıtıydı!
Sayfa 105
·
55 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.