Gönderi

112 syf.
·
Puan vermedi
Loe okumayı nasıl da seviyorum! Pürüzsüz Dilek Başak çevirisi ile! Doppler gibi akıp gidiyor, delirtiyor, hüzünlendiriyor ve acayip keyif veriyor. Ah Loe! Yazdıklarını okurken aldığımız hazzı bi bilsen. Bu arada sevmeyeni de sevmiyor Loe'yi. Nina Faber uzun süredir üretememiş bir şair. İstanbul'da kaldığı süre boyunca onlarca şiir yazıyor ve ülkesine döndüğünde bu şiirlerin arasından seçimler yapılıp derlenip Boğaziçi kitabı çıkarılıyor. Kitap çıkarken Nina'nın içindeki birikmişlikler de ortaya çıkıyor. Öfkeler, hüzünler, şiddet, müzik, dans... Bu ortaya çıkış öyle sıradan bir çıkış değil elbet. Hani o delirme anı vardır ya, bildiniz mi? Hah işte aynen öyle. Çıkıyor ve kaybolmuyor. Kelebek etkisi gibi; elmasını ısırıp şarabından bir yudum içme sakinliğinde. Çünkü düzen bazılarını delirtir. Hem de tertemiz! Mis gibi! Bir de o mal sayımı var diye okuma etkinliğini iptal eden kişinin adının Bjørn Hansen olduğunu görünce Dag Solstad diye heyecanlanan bir ben değilim, değil mi? Aynı Hansen değiller sanırım ama gene de bi gülümseme yaratıp keyif vermedi mi? Canım Loe yarattığın karakterleri seviyorum. Oldukları gibi. Pürü sevgimle. Ay bi de o sondaki eleştiri düğümü resmi!!!
Mal Sayımı
Mal SayımıErlend Loe · Yapı Kredi Yayınları · 2023158 okunma
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.