‘’Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk’’, ‘’Şah ve Sultan’’ ve ‘’Efsane’’nin ardından okuduğum üçüncü İskender Pala kitabı oldu. Artık yazarın tarzına ve kurgusuna aşina olduğumu düşünsem de bu kitabı diğerlerinden ayıran ciddi özellikler olduğunu söylemem lazım. Bu özelliklerden en belirgin olanı da hikayenin parşömen kağıdına dönüşmüş bir çileğin